Çocuğun cinsel istismarı, çocuğun tam olarak anlayamadığı gelişiminin de bunu anlamak için müsait olmadığı ve çocuğun kendi rızasının ilgili durum için bulunmayacağı cinsel eylemlerin içinde yer almasıdır. Çocuğun Cinsel istismarı suçu 18 yaşından küçük olanlara yönelik sadece tecavüzcü değil bedensel teması içeren her çeşit cinsel hareketi içine alan bir suç çeşididir. Çocuğun cinsel istismarı suçu 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan cinsel dokunulmazla karşı suçlar içerisinde yer alan durumun çocuğa karşı işlenmesi halinde mevcut olan suç türüdür. İlgili suçun konusunu oluşturan cinsel davranışın bir çocuğa karşı değil de bir yetişkine karşı gerçekleşmiş olması durumunda meydana gelen suçu şekle cinsel istismar oluşturmaz. Öyle ki 18 yaşın üstünde olan kişilere karşı cinsel bir davranışın gerçekleşmiş olması cinsel saldırı olarak tanımlanır. 18 yaşından küçüklere karşı yapılan cinsel eylem cinsel istismar oluştururken 18 yaşından büyüklere yapılan eylem cinsel saldırı niteliğindedir. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde çocuğun cinsel istismarı suçu bulunduğu yerde Çocuğun cinsel dokunulmazlığına karşı meydana gelen fiillerin tamamı olarak değerlendirilir.
Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde çocukların cinsel dokunulmazlığını ihlal eden farklı hareketlerinde mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki bu suçlar kanuni hükümlerde yer bulmuş olan müstehcenlik ve fuhuş suçlarıdır. Çocuğun cinsel istismar suçu TCK 103 içerisinde yer alır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 103. maddesi çocuğun cinsel istismar suçuna yer verir. Çocuğun cinsel istismarı ile ilgili farklı hükümler de yine kanunda mevcuttur. Bu hükümler 5237 sayılı Türk ceza kanunun 226. ve 227. maddeleri içerisinde düzenlenir. Bahsetmiş olduğumuz gibi bu suçlar müstehcenlik ve fuhuş suçlardır. Bunlara da kısaca değinmek mümkündür. Müstehcenlik suçu 5237 sayılı Türk ceza kanununun genel ahlaka karşı suçlar başlığı altındaki hükümler de yer bulmuştur. Bu hükümlere göre bir çocuğa müstehcen içerikli bir görüntünün, yazının ya da müstehcen içerikli sözün bulunduğu ürünün verilmesi veya bahsi geçen şeylerin içeriğini gösteren okuyan okutan ya da dinleyen kişi altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. Bununla birlikte bir çocuğa karşı müstehcen yazı ya da sözleri içeren ürünleri çocukların girmesine mümkün oldu ya da görebilmesini mümkün olduğu yerlere veya açık bir şekilde gösteren, çocukların görmesini mümkün olabileceği şekilde sergileyen, okuyan, bunları okutan, bunları söyleyen, bunları söyleten kişi yine altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Çocuğa bu ürünlerin içeriğine vakıf olunması mümkün olabilecek şekilde satan ya da kiralama ya veren kişi altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasına çarptırılır. Kişinin bu ürünleri ilgili ürünlerin satışına özel olarak mevcut olan alışveriş yerleri haricinde satışa açan, satan ya da kiraya veren kişinin aynı şekilde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılması gerekir. İlgili ürünleri sair mal ya da hizmet satışları yanında ya da dolayısıyla bedelsiz olarak veren ya da dağıtan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile adli para cezasına çarptırılması gerekir. Bununla birlikte ilgili ürünlerin reklamını yapan kişinin de altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılması gerekir.
İzmir’de çocuğun istismarı suçu ile ilgili davalara bakan avukat için hukuk büromuzdan destek alabilir ve ceza avukatı İdil Su Aydın ile görüşme sağlayabilirsiniz.
Müstehcen içerikli bir görüntünün, müstehcen içerikli bir yazının ya da müstehcen içerikli bir sözün basın ve yayın aracılığı ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık eden kişi de hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır. Öyle ki bu kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına ve 5000 güne kadar adli para cezasına çarptırılması gerekir. Müstehcen nitelikli görüntünün, müstehcen nitelikli yazının ya da müstehcen nitelikli sözleri içeren ürünlerin üretimi sırasında çocuklara, temsili nitelikte çocuk görüntülerini ya da çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır. Bu kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ve 5000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılması gerekir. Bununla birlikte ilgili ürünleri ülkeye sokan, ilgili ürünlere çoğaltan, ilgili ürünleri satışa arz eden, ilgili ürünleri satan, ilgili ürünlerin nakliyesini sağlayan, ilgili ürünlerin depolayan, ilgili ürünleri ihraç eden, ilgili ürünleri bulunduran veya başkalarının kullanılmasına mümkün olmasını sağlayabilecek bir şekilde sunan kişi hapis cezası ve adli para cezasına çarptırılır. Öyle ki bu kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve 5000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Bunların yanı sıra şiddet kullanılması suretiyle, hayvanlara, ölmüş insan birinin ne ya da doğal olması mümkün olmayacak şekilde yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses ya da ilgili durumların görüntülerine içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, bunları satan, ilgili durumların nakliyesini yapan, ilgili durumları depolayan, başka kişilerin kullanılması mümkün hale getiren ya da bulundurmuş olan kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bahsetmiş olduğumuz suçlardan dolayı da tüzel kişilerle ilgili olarak onlara özgü güvenlik tedbirleri hükmü olunması gerekir. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri İçerisinde yaralan müstehcenlik suçu ile ilgili olan hükümler bilimsel eserler ile müstehcen görüntü, yazıya da bu sözleri içeren ürünlerin üretilmesi sırasında çocukları, çocukları temsil eden çocuk görüntülerine ya da çocuk gibi görünmesi mümkün olan kişilerin kullanılması suretiyle mevcut olan durum ile birlikte müstehcen görüntü, müstehcen yazı ya da müstehcen sözleri içeren ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, bunları satışa arz eden, bunları satan, bunları nakleden, bu ürünlerin depolanmasını sağlayan, bunları ihraç eden, bu ürünleri bulunduran veya bu ürünlerin başka kişiler tarafından kullanılmasını için sunan kişilerin durumu hariç Çocukları ulaşmasının engellenmesi şartıyla sanatsal ve edebi değeri olan eserler ile ilgili uygulama bulmaz.
Burada cinsel istismar başlığı altında yer almayıp cinsel istismar ile ilgili ulan bir diğer kan hükümleri de kısaca yer verebiliriz. Yine bu suçta 5237 sayılı Türk ceza kanunun genel ahlaka karşı suçlar başlığı altındaki maddede hüküm bulmuştur. 227. maddede yer alan fuhuş suçu cinsel istismar suçu ile ilgilidir. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerine göre çocuğu fuhşa teşvik eden, çocuğun fuhşa olan yolunu kolaylaştıran, Çocuğu fuhuş için tedarik eden ya da çocuğu fuhuş için barındıran veya çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır. Öyle ki bu kişi bu suçtan dolayı dört yıldan on yıla kadar hapis mi 5000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Bununla birlikte şunu söylemek gerekir ki bu suçun işlenişine yönelik olarak hazırlık hareketlerinin de tamamlanmış suç şeklinde cezalandırılması gerekir. Öyle ki bu suçun tamamlanmış hali olmasa dahi hazırlık hareketleri de tamamlanmış suçmuş gibi cezaya tabi olur. Burada fuhuş suçu ile ilgili olan düzenlemelere de kısaca yer verebiliriz. Öyle ki bir kişiyi fuhşa teşvik eden, fuhşunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden ya da fuhuş için yer temin eden kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve 3000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Bununla birlikte fuhşa sürüklenmiş olan kişinin elde etmiş olduğu kazançtan yararlanmış olarak kısmen ya da tamamen geçimin sağlanmış olması fuhşa teşvik niteliğindedir. Öyle ki bazı durumlar tanım gereği fuhuş teşvik niteliğinde olmasa dahi fuhşa teşvik niteliğinde sayılır. Fuhşun kolaylaşmasını sağlamak ya da fuhşa aracı nitelikte olmak için hazırlanmış olan görüntü, yazı ile sözleri içermiş olan ürünleri veren, bunları dağıtan ya da bunlara yayan kişi hapis cezası ve adli para cezası ile şarttırlar. Bu kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve 200 günden 2000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Bununla birlikte şunları söylemek gerekir ki cebir ya da tehdit kullanılması suretiyle hile ile veya çaresizliğinden faydalanılması yoluyla bir kişiyi fuhşa sevk eden ya da fuhuş yapmasını sağlayan kişi ile ilgili olarak fuhuş ile ilgili bahsetmiş olduğumuz verilecek ceza yarısından iki katına kadar arttırılması gerekir. Bahsetmiş olduğumuz suçların eş, üstsoy, kayın, kardeş, kayın üstsoy, vasi, evlat edinen, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan diğer kişiler tarafından veya kamu görevi ya da hizmet ilişkisinden mevcut olan gücü kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek olan cezanın yar oranında artırılması gereklilik arz eder. Bahsetmiş olduğumuz suçların suç işlemek niyetiyle teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması durumunda mevcut olan durumlara göre verilecek olan cezanın yarın da artırılması gerekir. Öyle ki bahsetmiş olduğumuz suçlardan dolayı tüzel kişilerle ilgili olarak onlara özgü güvenlik tedbirlerini hiç bulunması gerekir. Bununla birlikte fuhşa sürüklenmiş olan kişinin tedaviye ya da psikolojik terapiye tabi tutulabilmesi mümkün ve olasıdır.
Burada bahsetmiş olduğumuz durumlar TCK103 olan 5237 sayılı Türk ceza kanunun 103. maddesindeki Çocuğun cinsel istismarı suçunun içerisinde yer almamaktadır. Bunlar cinsel istismar suçuyla ilgili olan Türk ceza kanunun diğer hükümlerdir.
TCK Madde 103 olan Çocuğun cinsel istismarı suçu 5237 sayılı Türk ceza kanunun ikinci kitabının kişilere karşı suçlar başlığı altında yer alan ikinci kısmının cinsel dokunulmazla karşı suçlara ait olan altıncı bölümü içerisinde yer almaktadır. Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayan kişi ile cinsel ilişki ve cinsel taciz suçlarının mevcudiyeti ile birlikte ilgili suç tiplerinin kanun hükümlerinde yer aldığı kısım kişinin cinsel dokunulmazlığının bağımsız bir hak niteliğinde düzenlendiğini göstermektedir.
Çocuğun cinsel istismar ile ilgili olan durumlardan bahsetmedim önce istismar kelimesinin ne demek olduğuna değinebiliriz. İstismar kelimesi kelime anlamı ile bireyin maruz kalmış olduğu cinsel saldırı gibi cinsel eylemlerin çocuğa karşı gerçekleştirilmesi durumunun meydana gelmesidir.
Cinsel istismar avukatı İdil Su Aydın ile detaylı görüşmek ve destek almak için arayabilirsiniz.
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Nedir?
TCK 103 Çocuğun cinsel istismar suçu 5237 sayılı Türk ceza kanunun cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında yer almaktadır. Öyle ki bu başlık altında yer alan diğer suçlarla bir aradadır. Çocuğun cinsel istismar suçunun yanı sıra aynı başlıkta yer alan suçlar cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz suçlarıdır. Burada kanun hükümlerinde çocukların cinsel istismarı ile ilgili olan düzenlemelere yer vereceğiz. Bir çocuğu cinsel yönden istismara uğrayan kişi hapis cezası ile cezalandırılır. Bu kişiye verilecek olma bir cezası sekiz yıldan 15 yıla kadar hüküm olunur. Çocuğa yapılan cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalmış olması durumunun mevcut olması halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükme olunması gerekir. Öyle ki cinsel istismar sarkıntılık düzeyinde kalırsa çocuğa cinsel istismar edilmesinden daha az hapis cezasına hüküm olunur. Çocuğa cinsel yönden istismar etmek sekiz yıldan 15 yıla kadar hapis cezasını gerektirirken çocuğa yapılan istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası gerektirir. Mağdur konumunda yer alan çocuğun 12 yaşını tamamlamamış olması durumunda verilecek olan ceza İstismar durumunu mevcut olması halinde on yıldan, sarkıntılık durumunun mevcut olması halinde beş yıldan az nitelikte olmaması gerekir. Cinsel istismar olmayıp sarkıntılık düzeyinde kalmış olan suçun faili konumunda olan kişinin çocuk olması durumunda soruşturma ve kovuşturma yapılmasının mümkün olması mağdurun, velisinin ya da vasisinin şikâyetini gerektirir. Öyle ki sarkıntılık düzeyinde kalmış olan suçun faili eğer çocuk ise bu durumda soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını mümkün olabilmesi için olaydaki mağdur konumunda yer alan çocuğun velisinin ya da vasisinin şikâyet gereklidir. Bu kişilerin şikâyetinin mevcudiyeti söz konusu olmaz ise soruşturma ve kovuşturma yapılması mümkün olmaz. 5237 sayılı Türk ceza kanunun çocuklarını cinsel istismarı ile ilgili olan hükümlerine göre cinsel istismar kelimesinden 15 yaşını tamamlamamış ya da tamamlanmış olması ile birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan Çocuklara yapılan her türlü cinsel davranış anlaşılması gerekir. Bununla birlikte diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile ya da iradeyi etkileyen farklı bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmiş olan cinsel davranışların anlaşılması gerekir. Cinsel istismarın vücuda organ ya da Sahir bir cisim sokulması yoluyla gerçekleştirilmiş olması durumunda 16 yıldan aşağı olmamak suretiyle hapis cezası verilmesi gerekir. Bununla birlikte mağdur konumunda yer alan kişinin 12 yaşını tamamlamamış olması durumunda verilecek olan ceza 18 yıldan az olmaması gerekir.
Çocuğun cinsel istismar suçunun birden fazla kişinin bir araya gelmesiyle birlikte işlenmiş olması durumunda önceki durumda verilecek olan ceza yarı oranında artırılması gerekir. Yine insanların toplu olarak yaşamasının zorunlu oldu ortamların sağlamış olduğu kolaylıktan faydalanması ile birlikte cinsel istismar suçunun işlenmesi halinde verilecek olan ceza yarı oranında artırılır. Cinsel istismar suçunun üçüncü derece dâhil kan ve üçüncü derece dâhil kayın hısımlığı İlişkisi içerisinde bulunan bir kişiye karşı veyahut üvey baba, üvey anne, üvey kardeş ya da evlat edinen kişi tarafından işlenmesi durumunda mevcut olması halinde verecek olan cezanın yarınında artırılması gerekir. Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile ya da sağlık hizmeti vermiş olan ya da koruma, bakım ya da gözün bütünlüğü altında bulunan kişiler tarafından cinsel istismar suçunun işlenmiş olması halinde normal şartlarda verilecek olan cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Kamu görevinin ya da hizmet ilişkisinin sağlanmış oldu gücün kötüye kullanılması suretiyle cinsel istismar suçunu işlenmiş olması halinde verilecek olan cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Cinsel istismar suçunu 15 yaşını tamamlamamış ya da 15 yaşını tamamlamış olması ile birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş nitelikte olmayan çocuklara karşı cebir ya da tehditle İşlenmiş olması halinde verilecek olan cezanın yararının da artırılması gerekir. Bununla birlikte cinsel istismar suçunun diğer çocuklara karşı silah kullanılması ile birlikte gerçekleşmiş olması durumunda verilecek olan cezanın yarın da artırılması gerekir. Cinsel istismar suçu için başvurulmuş olan cebir ile şiddetin kasti bir şekilde yaralama suçunun ağır neticelerine sebep olması durumunda ayriyeten kaçtan yaralama suçuna ilişkin hükümlerinde uygulama bulması gerekir. İşlenen suçun sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi ya da ölümü durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmedilmesi gereklilik arz eder.
Bu durumlar 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde TCK 103 Çocuğun cinsel istismarı suçuyla ilgili genel açıklamalardır.
TCK 103 Çocuğun cinsel istismar suçuyla korunan hukuki yararının ne olduğundan bahsetmek ilgili durumun anlaşılmasında önem teşkil eder. Öyle ki çocuğun cinsel istismarı suçunda ilk olarak korunan hukuki yarar çocuğun sahip olduğu cinsel dokunulmazlığının korunmasıdır. Çocuğun cinsel istismar suçu ile birlikte çocuğun cinsel dokunulmazlığının yanı sıra yaşının duyması ile birlikte sahip olacağı cinsel olgunun bu yaşa erişmeden sağlıklı bir şekilde gelişmesine imkân sağlanmasıdır. Bu suç ile birlikte yeterli olgunluğa erişememiş olan çocuğun davranışlarının yeterli olgunlukta olmamasından kaynaklı olarak düzenlenmiş olan suç çocuğu olgunlaşma süresinin tamamlanmasına kadar korumaktadır.
Çocuğun Cinsel İstismar Suçunu Konusu Nedir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan TCK103 çocuğun cinsel istismar suçunun konusunu çocuk oluşturur. Öyle ki bu suçun konusu üzerine cinsel istismarın mevcut olması sağlanan çocuğun vücududur. Cinsel istismar suçunun konusunu oluşturan kişinin özellikle çocuk olması gerekir. Burada çocuğun 18 yaşını tamamlamamış kişi olduğu kanun hükümlerinde yer bulunmaktadır. Öyle ki 18 yaşından küçükler çocuk niteliğindedir. Çocuğun cinsel istismar suçu içerisinde mağdur konumunda yer alan kişinin çocuk olmasını gerekli olduğunu söylemişken bunun yanı sıra bu suç içerisinde suçun failinin de çocuk olduğu durumlarının mevcudiyeti söz konusu olabilmektedir.
Cinsel İstismar Suçunun Faili Kimdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinde yer bulmuş olan TCK 103 cinsel istismar suçunun faili herkes olabilir. Öyle ki bu suçun failinin özel bir cinsiyeti yoktur. Faili kadında erkek de olabilir. Cinsiyet önem teşkil etmemektedir. Çocukların cinsel istismar suçu hem farklı cinslerin arasında hem de aynı cinslerin arasında işlenmesi mümkün olabilen bir suçtur. Bu yüzden bir kadının da cinsel davranışlar ile erkek ya da kız çocuğunu istismar etmesi gibi bir durumun mevcudiyetinin söz konusu olmasından bahsedebilmek mümkündür. Yine bu suçun failinin kamu görevlisi olması gibi bir durumda söz konusu olabilmektedir. Kamu görevlisinin fail olması durumunda bu suç için ilgili kanun gereğince karar verilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak önceden böyle bir durumu mevcudiyeti söz konusuydu. Sonrasında bu durum kaldırılmıştır. Kamu görevlisi konumunda yer alan kişinin kamu görevini ifa etmesinden kaynaklı olarak görev esnasında işlenmiş olan fakat görevi ile alakası olmayan suçlar için genel hükümlerin uygulama bulması gibi bir durum söz konusudur. Öyle ki kamu görevlisi ile ilgili olan kanunun uygulama bulması için failin görevi sebebiyle işlemiş olduğu suçların mevcudiyeti gereklidir. Görevi nedeniyle kamu görevlisi olan kişinin işlemiş olduğu suç kamu görevlisi konumunda yer alan kişinin yasal düzenlemeler ile kendisine verilmiş olan görevlerden meydana gelen ve kendisine verilmiş olan bu görev ile alakalı olan suçlardır. Bu gibi suçlar içerisinde suç ile görev arasında bir nedensellik bağının mevcudiyetini söz konusu olmakta ve suçun bu görevin sonucunda meydana gelmesi gerekmektedir. Öyle ki kamu görevlisinin görevi ile birlikte bu görevden kaynaklı olarak suçlu olmaktadır. Kamu görevlisi konumunda yer alan kişinin görevi esnasında işlenmiş olan suçlar ile kamu görevlisi konumunda yer alan kişinin görevi ile alakalı olmayan fakat görevi sırasında işlemiş oldukları suçlar kast ediliyor. Öyle ki görevi ile hiçbir şekilde ilgisi olmayan suçlar kamu görevlilerinin kişisel suçlarını oluşturur. Çocuğun cinsel istismarı suçu koruma görevlisinin görevi İle alakalı bir suç kapsamı içerisinde olmamaktadır. Bu suçun kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan bir suç olmaması suç ile ilgili soruşturma ve yargılamanın genel hükümlere göre yapılmasını gerektirir. Çocuğun cinsel istismar suçunun faili ile ilgili olarak söylenmesi gereken bir diğer durum failin yaşı ile ilgilidir. Failin yaşında saptanması suçun yargılanması için görevli mahkemenin ve uygulama bulacak olan kanuni kimliğinin belirlenmesi için önem teşkil eder. Suçun işlenmiş olduğu tarih uygulanacak olan kanun maddeleri belirlenmiş olması için önemlidir. Cinsel istismar suçu için failin yeşil ilgili olarak bazı ayrımları mevcudiyeti söz konusudur. Burada şunu söylemek gerekir ki 765 yılı eski Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde çocuğun sorumlu olmama yaşı 11 olarak yer bulmaktaydı. Kavun kümlerini değişiklik olması ver yeni Türk ceza kanunu olan 5237 sayılı Türk ceza kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte çocukların sorumluluk yaşının 12’ye çıkarılması gibi bir durum söz konusu olmuştur. Bununla birlikte 12 yaşını doldurmuş fakat 15 yaşını doldurmamış olan faili konumundaki kişiler için ise filin hukuki anlam ve sonucun algılama ve ilgili fiil ile davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mevcudiyeti şartı getirilmiştir. Bu şartın sağlanıp sağlanmamasının tespit edilmesinde sadece failin ruhi ve akli halinin uzman konumda yer alan kişiler tarafından incelenmesi ile birlikte olur. Bu tespit içerisinde yetkili konumdaki kişi adli tıp, ruh ve Sinir hastalıkları veya dâhiliye gibi dallar içerisinde uzmanlaşmış konumda olan hekimlerdir. 765 sayılı eski Türk ceza kanunu hükümlerinde 15 yaşının altındaki çocukların yargılanması bir hükmün açıklanmasının gizli olması gibi bir durum söz konusuydu. Ceza muhakemesi kanunun kabul edilmesi ile birlikte bu durum 18 yaşın altındaki tüm çocukların yargılanması ve ilgili hükmün açıklanmasının gizli olması olarak kabul edilmiştir. Öyle ki eskiden 15 yaş altı için bu durumu söz konusu iken şimdi 18 yaşın altındaki tüm çocuklar için geçerlilik arz etmektedir. Çocuk koruma kanunu hükümlerine göre çocuğa yapılan yargılama sonuca bağlanmasında ceza muhakemesi kanunu hükümleri içerisindeki koşulları mevcudiyetinin söz konusu olması durumunda hiç hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına dair kararın verilmesi mümkün olabilir. Bunun için hükmolunmuş olan cezanın bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasının olması gereklilik arz eder.
Çocuğun cinsel istismar suçunun faili ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum 14 yaşını doldurmuş olan fakat 15 yaşını doldurmamış iki çocuğun birbirlerine karşı cinsel davranışlarda bulunması halidir. İlgili yaş aralığı içerisinde bulunan çocukların cinsel gelişmelerle birlikte aralarında Rıza’yı dayalı kanun hükümlerinde istismar olarak kabul edilmiş bazı cinsel davranışları mevcudiyeti söz konusu olabilmektedir. Kanuni günler içerisinde çocuğu cinsel yönden istismar eden kişinin hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğine dair hükmün bulunması gibi bir durum söz konusudur. Bahsetmiş olduğumuz durumda çocukların her ikisi de birbirlerinin yaşına bilmek değil mi cinsel davranışta bulunmaktadırlar. Bu durumda kanlı günlerinde yaralan suçun oluşması gibi bir durum söz konusudur. Fakat burada çocukların hangisinin faili olduğunun belirlenmesi konusunda tereddüt söz konusudur. İlgili durumda çocuklar cinselliklerini kötüye kullanma gibi bir amaç taşımamaktadırlar. Öyle ki cinsel gelişimleri ile birlikte ortaya çıkan fiiller birbirlerine karşı zarar verecek nitelikte değildir. Bu yüzden 14 yaşındaki çocukların birbirlerine cinsel davranışları ile ilgili olarak düzenlemenin olması konuyla ilgili açıklık açısından önem teşkil eder.
Bununla birlikte 14 yaşındaki çocuğun arasında birinin rızasını mevcudiyeti söz konusu olmaksızın cinsel davranışların gerçekleşmiş olması halinde çocuklardan rızası olmayan mağdur konumunda yer alır. Rızası olarak yaşıtı olan diğer çocuğa cinsel davranışlarda bulunmuş olan çocuğun ise failin kabul edilmesi gerekir. Burada diğer çocuğun rızası olmadan cinsel davranışta bulunmuş olan çocuk cinsel istismar suçunun faili sayılması ile birlikte yaş küçüklüğü ile ilgili olan hükümlerin uygulama bulması gerekir.
Çocuğun cinsel istismar suçundan faili ile ilgili olarak durum şudur ki bu suçun faili niteliğindeki kimselerde Herhangi bir özelliğin mevcudiyeti söz konusu olmamıştır. Bu suçun faili bir cinsiyet ayrımı önem teşkil etmeksizin herkes olabilir. Çocuğun cinsel istismar suçundan faili konumunda yer alan kişinin mağdur ile arasında belirli bir akrabalık ilişkisine mevcut olması durumunda suçun nitelikli hali oluşur. Burada suçun faili konumunda yer alan kişinin mağduru ile akrabalık ilişkisi taşımış olması verecek olan ceza bakımından farklılık arz etmektedir. Suçun faili konumunda yer alan kişilerin çocuk olmuş durumu da söz konusu olabilir. Öyle ki yukarıda bahsettiğimiz gibi her ikisi de 14 yaşında olan iki çocuğun bir araya gelerek karşılıklı rızaları sonucunda birbirlerine karşı gerçekleştirmiş oldukları cinsel davranışları ile Bu durum içinde bulunan çocukların her ikisi de kanunen mağdur ve faili konumunda yer alırlar. Öyle kanun hükümlerine göre cinsel olarak istismar edilmiş olan çocuk aynı zamanda bir diğer çocuğu kendisi istismar etmiş olmaktadır. Burada 15 yaşını tamamlamış ve 18 yaşını tamamlamamış olmakla beraber bu yaştaki küçüklerin gerçekleştirmiş oldukları eylemlerin idrak kabiliyetleri gelişmemiş olmasına rağmen her ikisinin de karşılıklı rızalarına dayanan cinsel davranışta da aynı durum söz konusu olmaktadır. Kanun hükümlerine göre ilgili durumdaki kişilerin rızaları cinsel özgürlük bakma önem teşkil etmemektedir.
Cinsel taciz suçları avukatı hukuk büromuzla iletişime geçerek cinsel suçlara bakan avukatımızdan hukuki yardım alabilirsiniz.
Cinsel İstismar Suçunun Mağduru Kimdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinde yer bulmuş olan TCK 103 Çocuğun cinsel istismarı suçunun mağduru cinsiyet önem teşkil etmeksizin çocuktur. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükmü içerisinde çocuk 18 yaşını tamamlamamış kişi olarak tanıma tabi tutulmuştur. Öyle ki 18 yaş mutlak bir yaş niteliğindedir. Evlenmiş olmakla ya da mahkeme kararının ergin kılmış olması durumunun söz konusu olması ile birlikte 18 yaşından küçük olan kişi yine cinsel istismar suçunun mağduru konumunda olur. Ergin kalınmış olması kişiyi 18 yaşının üzerinde yapmaz. Eğer kişi 18 yaşının altındaysa ve cinsel istismar durumu söz konusu oluyorsa yine bu suçun mağduru konumunda yer alır. Cinsel istismar suçunu düzenleme bulunması sırasında yaş gruplarına göre bir ayrıma gidilmiş olması durumu söz konusu olmuştur. Çocuklar 15 yaşını tamamlamamış nitelikte olanlar, 18 yaşını tamamlamamış fakat 15 yaşını tamamlamış olup fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olmayanlar ve 18 yaşını tamamlamamış fakat 15 yaşını tamamlamış olup film hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini geliştirmiş olanlar şeklinde gruplara ayrılmaktadır.
Böyle bir durumda 15 yaşına kadar olan küçükler ile 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte kendisine karşı yapılan eylemin ne olduğunu idrak edebilme ve Bu eylemin hukuki neticesini anlama kabiliyeti gelişmemiş olan küçüklere yönelik mevcut olan her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu meydana getirir. Bununla birlikte 15 yaşını tamamlamış olmasının yanı sıra 18 yaşını tamamlamamış bulunan küçüklere karşı mevcut olan cinsel davranışlar ise sadece cebir, tehdit, hile ya da iradeyi etkileyen farklı bir nedene dayalı olmak suretiyle gerçekleştirilmiş ise suç teşkil etmesi durumu söz konusu olur. Öyle ki 15 yaşını tamamlamış fakat fail tarafından iradesi sakata uğratılmamış, yine 15 yaşını doldurmuş olan bu çocuk tehdit edilmemiş, kandırılmamış ya da zor kullanılmamış ise açıkladı rızası kanun tarafından geçerlilik arz ettiğini söylemek mümkündür. Öyle ki 15 yaşını dolduran çocukların kendi rızalarıyla birlikte cinsel eylemlerde bulunması cinsel istismar suçunu oluşturmamaktadır. Cinsel istismar suçuna göre faili konumunda yer alan kişinin 15 yaşını tamamlamış olan kişiyle birlikte cinsel eylemler gerçekleştirmiş olması sonucunda 15 yaşını doldurmamış olan çocuğun bu eylemin kendi rızası devamında meydana gelmiş olduğunu ileri sürmesi üzerine herhangi bir suçun mevcut olduğunu söylemek mümkün olmaz. Bu durum bir cinsel istismar suçu oluşturmamaktadır. Fakat ilgili eylemin cinsel ilişki düzeyine varmış olması ve şikâyet edilmesi durumunda farklı bir suç meydana gelmektedir. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanununun 104. maddesi içerisinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu düzenlenmektedir. Böyle bir durumda bu durum meydana gelebilir. Ancak 15 yaşını doldurmuş olup 18 yaşını doldurmamış olan çocuk ile ilişki düzeyine varmamış olan cinsel eylemlerin söz konusu olması halinde Türk ceza kanununun 105. maddesinde mevcut olan cinsel taciz suçunun meydana gelebileceği söylenebilir. Buradan cinsel istismar suçunun mağduru olan çocuklar ile ilgili olarak bazı durumlardan bahsetmek mümkündür. Öyle ki çocukların kendilerini korumaları yetişkinlere göre daha zordur. Bu yüzden faili konumunda yer alan kişilerin ilgili suçlara yetişkinlere oranla büyük engellerle karşılaşması durumu söz konusu olmadan daha kolay bir şekilde işleye bilmeleri mümkündür. Cinsel istismar suçunun yetişkin konumundaki yapılan kişilere oranla 18 yaş altındaki kişilere karşı işlenmesi daha kolay olduğundan ve bu suçlar çocukların psikolojileri ile fizyolojilerinde yetişkin konumda yer alan kişilere göre daha ağır etkiler bıraktığından üzerinde durulması önem teşkil eder. Cinsel suçların işlenmesinin önlenmesi mi caydırıcı özellikte olan tedbirlerin alınmasının gerekliliği devletin yükümlülükleri içerisinde yer almaktadır. Bununla birlikte kanun koyucunun küçüklerin biyolojik gelişmeleri ve psikolojik gelişmeleri ile ilgili olarak bilimsel veriler ile toplum içerisinde geçerli nitelikte olan genel ahlak ve genel kültür Şartlarının gözetilmesi suretiyle cinsel istismar suçunu nitelikli durumunu, cinsel istismar suçunu unsurlarına, cinsel istismar suçunu işleniş biçimi cinsel istismar suçunu topla vermiş olduğu zarara dikkate almak suretiyle bir yaptırım belirlemesi kendi takdir yetkisi içerisinde yer almaktadır. Öyle ki ilgili suç ve ilgili suçun suçlusuyla mücadelemi ilgili cezanın ıslah amacı ve ceza hukukunun temel ilkeleri gözetildiğinde suç tipine göre fiil ile öngörülmüş olan yaptırım arasında orantılı bir denge bulunmalı ve kanun koyucunun belirlemiş olduğu yaptırım cezalandırma içerisinde belirlenen amaç ile Ölçülü nitelik arz etmesi gerekir. Cinsel istismar suçunu mağdurun vücuduna organ ya da mağdurun vücuduna sair bir cisim sokulması yoluyla gerçekleştirilmesinin ağır bir şekilde yaptırma bağlanmış olmasının çocuğun etkin bir şekilde korunması amacını gerçekleştirmeye yönelik niteliktedir. Bununla birlikte mahkemeye onaya özgü takdir marjı tanımlayan onarıcı hukuk kuralları öngörmüş olmayan kurallar da düzenlenmiş olan ceza yaptırımının alt sınırının 16 yıldan daha aşağıda olmaması hapis cezası olarak belirlenmiş olması bazen ağır cezaların verilmiş olması durumunu ortaya çıkarabilmektedir. Bu durumlar bir anayasa kararı içerisinde mevcuttur. Bunun ile ilgili olarak daha geniş açıklamalar kararlarda mevcuttur.
Çocuğun Cinsel İstismarında Maddi Unsur Nedir?
Çocukların cinsel istismar suçu içerisinde maddi unsurunu oluşturan hareketler 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan TCK 103 cinsel istismar suçunda her türlü cinsel davranış olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre cinsel davranışlar çocukların cinsel istismar suçunun maddi unsurunun konusunu oluşturan hareketlerdir. 15 yaşından daha küçük ya da 15 yaşını tamamlamış ve 18 yaşını tamamlamamış nitelikte olup kendisine karşı gerçekleştirilmiş olan cinsel davranış hareketinin ne olduğunu anlayacak şekilde gelişimini tamamlamamış olan küçüklere yönelik cebir, tehdit, hile ve onların iradesini sakatlanması mümkün olan harici bir sebep olmaksızın sergilenmiş olan cinsel davranışlar basit cinsel istismar suçunun oluşmasına neden olacaktır. Bununla birlikte 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış olan yaş grubu içerisinde bulunan ve kendilerine karşı meydana gelen eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak edebilecek yeterliliği haiz olan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile mi iradeli etkilemesi mümkün olan farklı bir nedene dayalı olarak gerçekleştirmiş olan cinsel davranışlar basit cinsel istismar suçunu ortaya çıkarır. Bununla birlikte şunları söylenmesi gerekir ki ilgili suçun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmasının Kabul edilebilmesi ne mümkün olabilmesi için ilgili cinsel eylemin e yönelik sergilenmiş olması söz konusu olup ilgili eylemin Küçüğün vücut dokunulmazlığını ihlal etmiş olması gibi bir unsurun mevcut olması gereklilik arz etmemektedir. Bununla birlikte cinsel saldırı suçunda ise bu işlerin gerçekleşmesinin söz konusu olmasında bu durumun gerekli önem arz eder. Öyle ki çocuklara karşı gerçekleştirilmiş olan cinsel taciz suçu da, çocukların cinsel istismarı suçunun meydana getirir. Ancak taciz niteliğinde kalan herhangi bir eylem 18 yaşını tamamlamış bir kişiye karşı işlenmiş olduğu durumda bu eylemi gerçekleştirmiş olan fail 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerine yer bulmuş olan cinsel taciz suçundan sorumlu nitelikte olur. Öyle ki 18 yaşını doldurmuş kişilere karşı cinsel taciz ve cinsel saldırı olarak iki ayrı durum söz konusu iken 18 yaşından küçüklere karşı herhangi bir cinsel eylem cinsel taciz suçu niteliğinde olsa dahi cinsel istismar suçunu meydana getirir. Buradaki durum kanun hükümlerinin çocuklara karşı gerçekleştirilmiş olan temaslı nitelikteki veya temassız nitelikteki her çeşit cinsel davranışı cezalandırmasıdır. Çocuklara karşı yapılmış olan her türlü cinsel davranışın cezalandırılmış olması çocukların cinsel dokunulmazlıklarının korunması yetişkinlerin ise cinsel özgürlüklerinin korunmasına göre daha hassasiyet gerektiren bir konu olmasına kaynaklanmaktadır. Öyle ki kanuni kümlerini yer bulmuş olan bu düzenleme aslında bilinçli bir tercih niteliğindedir ve korunması gereken değer ortadadır. Bununla birlikte kanun hükümleri içerisinde bulunan düzenlemeler ile her çeşit cinsel davranış ifadesine ilişkin tartışmaların da önüne geçmiştir. Öyle ki bir kişinin çocukları karşı gerçekleştirmiş olduğu cinsel davranışlar beraberinde bir yetişkine karşı meydana geldiği zaman cinsel duygularını tatmine yönelik cinsel davranışların başında yatan amacı anlamak genelde mümkün değildir. Bunu örnek olarak şunu söyleyebiliriz ki birinin bir çocuğa duygu cinsel duyguları için temas etmesi ile Çocuğa karşı sevgi ve şefkat duygusu ile temas etmesi aynı harekete tekabül eder nitelikte olabilir. Kişinin çocuğa cinsel duygularını tatmin amacı ile değil de ona karşı duymuş olduğu sevgi ve şefkat ile yaklaşmış olması aslında kötü bir amacı taşımadığından ve kötü bir eylemin gerçekleşmesine neden olmadığından eğer kanun hükümlerinde her türlü cinsel davranış hükmü yer almasaydı kovuşturmaya yer olmadığına dair bir durum söz konusu olabilirdi. Ancak 5237 sayılı Türk ceza kanununun çocuğun cinsel istismarı başlığı altında yer vermiş olduğu suç içerisinde çocuğa yönelik her türlü cinsel davranış yükümü yer bulmaktadır. Böyle bir durumda da çocuğa karşı yapılmış olan her türlü cinsel davranışın bir cinsel istismar niteliğinde olduğu açıktır. Bu yüzden bu durumun hassasiyet taşıması ve çocuklarının mutlak menfaatinin söz konusu olmasından kaynaklı olarak bilinçli bir şekilde bir tanımın olduğundan bahsetmek mümkündür.
Cinsel istismar suçunun maddi unsurunun konusunu oluşturan her türlü cinsel davranışın mevcut olmasının yanı sıra suçun konusunu oluşturan bir diğer hareketlerden biri de vücuda organ ya da başka bir cisim sokmak şeklindedir. Bu durum suçun nitelikli halinin meydana gelmesini sağlamaktadır. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun cinsel istismar suçunu düzenleyen TCK103 maddesinin İkinci fıkrasında suçun nitelikli haline yer verilmiştir. Faili konumunda yer alan kişinin mağdura karşı gerçekleştirmiş oldu bu türden bir eylem suçun maddi unsuruna değil bu suçun nitelikli halini meydana getiren bir eylem niteliğindedir. Burada suçun maddi unsurunun konusunu oluşturan durum mağdur konumunda yer alan çocuğa karşı gerçekleştirilmiş olan her türlü cinsel davranışın mevcut olmasıdır.
İzmir ceza avukatı İdil Su Aydın hukuki danışmanlık kapsamında çocuğun cinsel istismarı davaları ve tüm soruşturma süreçleri için destek vermektedir.
Çocuğun Cinsel İstismarında Manevi Unsur Nedir?
Çocuğun cinsel istismara suçun manevi unsuru kusurluluktur. Burada kusurluk unsuru ceza hukukuna anlam vermiş olan mı onu hukukun diğer alanlarından ayran nitelikte bir unsur olmaktadır. Öyle ki falan yapmış olduğu hareket sebebiyle sorumlu tutulması mümkün olabilmesi için hareketin tipe uygun, hukuka aykırı nitelikte olması yeterli teşkil etmez. Bununla birlikte faili konumunda yer alan kişinin ayriyeten kusurlu nitelikte olması da önem teşkil eder. Kanun hükümlerinde de kusurluluk kast, taksir, netice sebebiyle ağırlaşmış suç olarak söz konusu olmaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerine göre bir suçun meydana gelmesi mümkün olabilmesi için kastın mevcudiyeti söz konusu olmalıdır. Kast ise bir suçun kanuni tanımı içerisinde yer alan unsurların bilinerek ve istenerek meydana getirilmesi durumudur. Burada şunu söylenmesi gerekir ki eski Türk ceza kanunu olan 765 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinde kastın tanımına yer verilmemiştir. Ancak yeni kabul edilmiş olan 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri kastın bilme ve isteme şeklinde iki unsurunun olduğunu düzenlenmiştir. Kastım bu iki unsurlarından ilki faili konumunda yer alan kişinin tipi uygun fiilini önceden düşünmüş olması ve zihninde canlandırmış olması olarak tanımlamak mümkün olabilir. Burada ikinci unsur olan irade unsuru fail konumunda yer alan kişinin İlgili durumu istemesi durumu söz konusu olmaktadır. Faili konumunda yer alan kişinin bahsetmiş olduğumuz suç tipi ile ilgili olarak kastının nasıl oluştuğunun bir öneminin olduğundan bahsedemeyiz. Öyle ki failin kastının hangi şekilde meydana geldiği önem teşkil etmez. Faili konumunda yer alan kişinin suçu gerçekleştirmek için kast başlangıçtan itibaren söz konusu olabilir. Bununla birlikte suç içerisinde yer bulmuş olan kastın fail konumunda yer alan kişide daha sonradan meydana gelmesi de olasıdır.
Çocukların cinsel istismarını oluşturan suç serbest hareketli bir suçtur. Bununla birlikte çocukların cinsel istismar suçu kasten işlenmesi mümkün olabilen bir suç tipinden meydana gelir. Çocukların cinsel istismar suçundan faili konumunda yer alan kişinin harekete geçmesini yol açan sebebin herhangi bir önemi yoktur. Faili konumunda yer alan kişinin harekete geçmesini yol açan sebep her ne olursa olsun suç oluşur. Burada önemli olan durum faili konumunda yer alan kişinin gerçekleşmesini istediğin kanunu tipte yer bulmuş olan sonuçtur. Faili konumunda yer alan kişinin bu durumdaki yanılmış olma durumu suç içerisinde mevcut olan kasti yok etmesi mümkündür. Bu yanılma durumundaki halin esaslı olması önem teşkil eder öyle ki çocukların cinsel istismar suçu içerisinde farklı bir durum söz konusu olarak cinsel taciz suçunda ise faili konumunda yer alan kişinin harekete geçmesine yol açan sebep önemlidir. Failin harekete geçmesine yol açan sebep saik olarak adlandırılır. Cinsel taciz suçu içerisinde failin saiki önem teşkil eder. Ancak çocuğun cinsel istismar suçu içerisinde failin saiki ne olursa olsun suç meydana gelecektir. Bu durum cinsel istismar suçu ile cinsel taciz suçunun bir farkını ortaya koymaktadır. Kanun hükümleri her somut olayla ilgili olarak faili konumunda yer alan kişinin cinsel bir amaç bulup gitmemesi ile ilgili değerlendirme yapılmasının gerekliliğini öne sürmektedir. Faili konumunda yer alan kişi farklı bir amaç ile harekette bulunmuş ise ilgili durum içerisinde ki durumun ortaya çıkışı ve şekline göre değerlendirilmenin yapılması durumu söz konusu olacaktır. İlgili değerlendirmeye konu olan suç tiplerinde ise tehdit, kişilerin sahip oldukları huzur ve sükûnunu bozmak, bu kişilere hakarette bulunmak ya da kasti bir yaralama durumunun söz konusu olması gibi suçlar çerçevesinde ele alınması mümkün şeylerdir.
Çocuğun cinsel istismar suçu ile ilgili olarak olası kasta durumlara yer vermekte mümkündür. Oğuz kasti 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş bir kavramdır. Öyle ki kişinin suçun kanuni tanımında yer alan unsurların gerçekleşmesi ne mümkün olabileceğini öngörmesine rağmen bu fiili işlemiş olması olası kastı tanımlar. Onu sık kasti ile ilgili olarak çocuğun cinsel istismar suçundan şunlar söylenebilir ki bu suçun olası kastla işlenmesi mümkün olabileceğini dair görüşlerin mevcudiyeti söz konusu olsa dahi kanun hükümleri bu suçun olası kastla işlenmesinin mümkün olamayacağına dair görüşe sahiptir. Çocuğun cinsel istismarı suçu sırf hareket suçu olarak düzenlenmiş olduğundan olası kast ile işlenmesi mümkün olabilecek bir suç tipi olarak gündemde olmadığının açık olduğu söylenebilir. Bununla birlikte ulus kast durumunun bu suç tipi açısından uygun mu buluyor olması cinsel istismar suçunun alanının genişletici ortadadır. Aksi bir düşüncenin mevcudiyetine söz konusu olması ilgili suç tipinin birçok kişinin haksız yere mağdur konumunda yer almasına sebep olabileceği söylenebilir. Öyle ki bu suç tipinin olası kast ile işleniyor olmasının mümkün bir şekilde düşünülmesi yanlışlıkla bir çocuğa temas etmiş bir bireyin zan altında kalmasına sebebiyet verebilir. Örneğin çocukla aynı ortamda bulunan birinin yanlışlıkla çocuğa çarpması veya çocuğa değmesi veyahut buna benzer farklı bir durumun söz konusu olması halinde bir suçun gündeme geldiğinde bahsetmek hakkaniyete uygun olmaz. Bu yüzden ilgili suç tipinin olası kast ile işlenmesinin mümkün olmayacağı kanun hükümlerinden anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde taksir ile ilgili olan hükümlere de yer verilmiştir. Burada cinsel istismar suçunu taksi ile ilgili olan durumlarından bahsetmek mümkündür. Öyle ki Türk ceza kanunu hükümleri gereğince taksir ilgili kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil etmesi sebebiyle bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilmiş olan neticesini öngörmemesi suretiyle gerçekleştirmiş olunması olarak tanımlanır. Çocukların cinsel istismar suçunun taksi ile işini bir işlenemediği ile ilgili olan soruya yanıt vermek mümkündür. Burada çocukların cinsel istismar suçunu taksir ile işlenmesinin mümkün olduğunu söylemek olası değildir. Yani çocuğun cinsel istismar suçu / ile işlenmesi mümkün olan bir suç tipi değildir. İlgili suçlu bir serbest hareket işlenmesi mümkün olabilen bir suç tipini oluşturmuş olduğundan Vay konumunda yer alan kişinin suça konu teşkil eden hareketi bilmek suretiyle ve istemek suretiyle gerçekleştirmiş olmasını gerekli önem teşkil etmektedir. Ceza kanunu hükümlerinde temel kusurluk şekli kast olmaktadır. Öyle ki taksir ise sadece kanun açıkça neticeye bağlamış olduğu suç tipleri bakımından kabul edilmiş bir istisnai durumu olduğu apaçık ortadadır. Bu yüzden çocuğun cinsel istismar suçunun taksirle işlenen bir suç olduğundan bahsedemeyiz.
Burada çocuğun cinsel istismar suçu ile ilgili olarak verilmesi gereken bir diğer durum nedensellik bağını mevcudiyetidir. Öyle ki nedensellik bağı bir kişinin meydana getirdiği fiili dış dünyada meydana getirdiği fiil arasındaki bir bağlantının söz konusu olmasıdır. Bir neden sonuç ilişkisinden bahsediyor olmak nedensellik bağının bulunduğuna delalet eder. Ceza sorumluluğu içerisinde kişinin irade bir hareketi ile ortaya çıkan netice arasındaki mutlak bir nedensellik bağının mevcut olmasının gerekliliği söz konusudur. Öyle ki üçüncü kişilerin ortaya çıkardıkları ya da tablet olaylarından dolayı ortaya çıkan neticelerden ötürü fiili meydana getiren kişinin sorumluluğunun mevcut olduğundan bahsetmek mümkün olmazdı. Çünkü böyle bir durumda fiilin faili konumunda ayrılan kişi isnat edilebilmesi için bir nedensellik bağının mevcut olmaması durumu söz konusu dur. Çocukların cinsel istismar suçu kendi özelliğin dolayısıyla nedensellik bağlantısı açısından bir özellik arz ettiğinden bahsedilemez.
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan TCK 103 Çocuğun cinsel istismara suçunun daha az cezayı gerektiren bazı hallerde mevcut olduğunu söylemek mümkündür. Çocukların cinsel istismar suçunda daha İzmir cezayı gerektiren nitelikli halini ilgili suç tabi içerisinde mevcuttur. Bu durumda çocuğun cinsel yönden istismar etmiş olan kişi sekiz yıldan beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılması gereklilik teşkil eder. Cinsel istismarın ancak sarkıntılık düzeyinde kalmış olmuş durumunu mevcut olması halinde ise bu hapis cezası üç yıldan sekiz yıla kadar süreye tabi olur. Öyle ki burada çocuğun cinsel istismar suçunu daha az cezayı gerektiren nitelikli hali cinsel istismar suçunun sarkıntılık düzeyinde kalmış olması durumudur. Cinsel istismarın tamamen gerçekleştirilememiş olması bu eylemin sarkıntılık düzeyinde kalmış olması verilecek olan cezada farklılık meydana getirmektedir. Mağdur konumunda yer alan kişinin 12 yaşını tamamlamış olması durumunda verilecek olan ceza istismar halin mevcut olması halinde on yıldan az olamaz. Bununla birlikte mağdur konumunda yer alan kişinin 12 yaşını tamamlamış olması durumunda verilecek olan ceza istismarın sarkıntılık düzeyinde kalmış olması halinde beş yıldan az olamaz. Burada istismar durumu söz konusu olurken on yıldan az olamazken sarkıntılık durumunda ise beş yıldan az olamaz hükmü söz konusudur. Sarkıntılık düzeyinde kalmış olan suçun faili konumunda yer alan kişinin çocuk olması durumunun söz konusu olması halinde soruşturma ve konuşturma yapılmasının mümkün olabilmesi için mağdur konumunda yer alan kişinin velisini veyahut vasisi ne şikâyetin söz konusu olması gerekir. Öyle ki mağdur konumunda yer alan kişinin failinin yine bir çocuk niteliğinde olması halinde yapılacak olan soruşturma ve kovuşturmanın başlatılabilmesinin mümkün olabilmesi mağdur konumunda yer alan kişinin velisinin veyahut vasisinin şikâyetini gerektirmektedir. Burada şunu da söylemek gerekir ki cinsel istismar kelimesinden 15 yaşını tamamlamış ya da tamamlamış olması ile birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini geliştirmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilmiş olan her türlü cinsel davranışın mevcut olması anlaşılması gerekir. Bununla birlikte yine cinsel istismar kelimesinden diğer çocuklara karşı yalnızca cebir Tehdit, hile ya da çocukların iradesini etkileyecek şekilde farklı bir sebebe dayanılarak meydana getirilmiş olan cinsel davranışların anlaşılması gerektiği kanun hükümlerinde yer verilmiştir. Burada bahsetmiş olduğumuz suçun basit şeklinin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. İlgili suç oluşmasına mümkün olabilmesi için cinsel duyguların tatminine yönelik olarak bazı davranışların çocuğun vücut dokunulmazlığını İhlal eder nitelikte olması gerekir. Bunun yanı sıra çocuğa karşı yapılan bu davranışların cinsel ilişki boyutuna ulaşmamış olması da sarkıntılık düzeyinde kalması için önem teşkil etmektedir. Çocuğun cinsel istismar suçu içerisinde çocuğa karşı meydana gelen bu suçta vücuda temas olmayan ya da ani bir hareketle meydana gelen cinsel davranış veya fiil bir diğer suç olarak düzenlenmiş olan cinsel taciz suçu niteliğinde olmaktadır bunun yanı sıra Bu suç çocuğun cinsel istismara suçu içerisinde değerlendirilmiş olan sarkıntılık suçu olmaktadır.
Çocuğun cinsel istismarı davaları avukatı bulmak ve hukuki destek almak için bizi arayın.
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Nitelikli Haller Nelerdir?
5237 sayılı yeni Türk ceza kanunun TCK 103 çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli hali aynı madde hükmünde yer almaktadır.
Çocuğun cinsel istismar suçunu nitelikli hale kanun hükümlerinde beş şekilde düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun Çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenlenmiş olan maddedeki nitelikli haller cinsel istismarın üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumu, cinsel istismar suçunun eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmiş olması durumu, cinsel istismar suçundan hizmet ilişkisinin sağlanmış olduğu nüfusun kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş olması durumu, cinsel istismar suçunun birden fazla kişi tarafından işlenmiş olması durumu ve cinsel istismar suçunun 15 yaşından küçük ya da 15 yaşını tamamlamış olmak ile birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı cebir ya da şiddet kullanılması suretiyle işlenmiş olması durum olarak beş şekilde kanuni hükümlerinde yer bulunmaktadır.
Çocuğun cinsel istismar suçunu nitelikli hallerinden ilk olarak çocuğun cinsel istismarın üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi telefonu işlenmiş olması durumundan bahsetmek mümkündür. Çocukların cinsel istismarı suçu mağdur konumunda yer alan kişinin çocuk olması sebebiyle diğer suçlara oranla işlenmesi daha kolay olan bir suç tipidir. Bunun sebebi çocukların yetişkinlere göre daha çok korunmaya muhtaç olmalarından ve kolay bir şekilde suç konu olabilmelerinden kaynaklanır. Bir çocuğu kandırmak bir yetişkini kandırmaktan daha kolay niteliktedir. Çocuk üzerinde söz konusu olan korkutma eğilimi yetişkin üzerinde olduğundan daha fazla etki gösterir. Böylelikle çocuğa yapılan eylemler sonucunda meydana gelen netice daha kolaydır. Bu yüzden kanuni günlerimiz çocukların durumundan dolayı suçun daha kolay bir şekilde gelebilmesinin mümkün olduğunu göz önünde bulundurularak suçun ağırlaştı sebebi olarak kabul edilmesini kabul etmiştir. Çocuğun cinsel istismar suçunun üstsoy, ikinci ya da üçüncü derecedeki kan hısımı, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması halinde istismara gerçekleştirmiş olan kişinin mağdur konumunda yer alan çocuğa dair yakınlığı Ve bununla benzeri nitelikler sebebiyle eylemin daha kolay bir şekilde gerçekleşme olanı kanun tarafından düşünülmüştür. Burada istismar mağduru olan çocuk açısından kötü neticelerin söz konusu olduğu ortadadır. Bununla birlikte bu tür yakınına sahip olmasa bile çocuklarını hiç tanımamış olduğu bir kişi tarafından istismara uğramış olması durumu faili daha kolay ortaya çıkarır. Bunun sebebi çocuğun bir yakın bağ kurmuş olduğu kişiyi açıklamada Tereddüde düşmüş olması durumu söz konusu olmaktadır. Çocuksa akraba ilişkisi veyahut vasi ilişkisi içerisinde bulunan kişinin çocuğu istismar etmesi durumunda bunun Üzerini örtmesi bir yabancıdan daha kolaydır. Öyle ki çocuğa baskı altına alması veyahut çocuğu tanımış olmasından kaynaklı olarak onu nasıl korkutucu olabilmesi veya buna yakın nedenlerden kaynaklı olarak çocuğa yakın olan birinin bir yabancıya göre Çocuğu istismar etmesi daha kolaydır. Bununla birlikte çocuğun da yabancı birinin kendisine yapmış olduğu eylemleri açıkça ifade etmesi ve failin ortaya çıkmasında göstermiş olduğu tavır daha kolaydır. Bu yüzden de 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde çocuğun cinsel istismar nitelikli hal olarak üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, üvey anne, üvey kardeşi, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumu yer bulmuştur. Bu nitelikli hal ile birlikte ortaya çıkan eylemler daha ağır cezaya tabi tutulur. Böylece bu suçun işlenmesine önüne geçilmesi istenmiştir ve daha ağır yaptırımlarla caydırıcı bir nitelik kazanılması amacı güdülmüştür. Bu nitelikli haller içerisinde kan bağının söz konusu olup olmaması önem teşkil etmeksizin akrabalık ilişkisi çerçevesi içerisinde ele alınmış olan hükümlerin uygulama bulmasına mümkün olabilmesi için faili konumunda yer alan kişiler mağdur konumunda yer alan kişi arasında yeterli bir bağın söz konusu olmasının gerektiği belirtilmiştir. Öyle ki ilgili durumda nitelikli halin söz konusu olabilmesi için kişilerin birlikte yaşamaları gibi bir durumu mevcudiyeti söz konusu olmamaktadır. Böyle bir şart aranmamaktadır. Kanın içinde içerisinde evlat edinen kişinin de cinsel istismar eğilimi suçun ağırlaştı sebebini oluşturmaktadır. Böylelikle üvey baba, üvey anne ve üvey kardeşi için bu durum söz konusudur. Bu kişilerin çocuk üzerinde üçüncü kişilere oranla daha çok hâkimiyet kurmasında mümkün olabilecek nitelikte olduklarından dolayı aralarındaki yasal nitelikteki bağ sonucunda çocuğun bu kişiler tarafından maruz kalmış olduğunu cinsel istismar eğilimi sebebiyle yaşayacağın olumsuz durumlar daha ağır nitelikte olmaktadır. Bunun sonucunda kanun hükümleri biyolojik olarak bir bağ olmamasına rağmen üvey anne üvey baba gibi kişileri de çocuğun cinsel istismar suçunun nitelikli halleri içerisine almıştır. Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde çocuğun cinsel istismarı suçunun biyolojik bağlı olmayıp da evlatlık edinen kişi ile nitelikli hal durumunun söz konusu olmasına yanı sıra vasi de bu sınıflandırma içerisinde yer almaktadır. Vasi tarafından çocuğun cinsel istismar suçunun işlenmiş olması halinde Suçun faili konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak verilecek olan cezanın daha ağır bir yaptırıma tabi tutulması durumu öngörülmüştür. Öyle ki kanuni kimleri tarafından kendisine vasi atanmış olan bir kişinin sahip olduğu vasilik görevini son bulmuş olsa bile çocuğun cinsel istismarı suçu ile ilgili olarak cezai sorumluluğun devam etmesi durumu söz konusu olacaktır.
5237 sayılı Türk ceza kanunun çocuğun cinsel istismar suçu ile ilgili olarak nitelikli beş hali mevcut olduğundan bahsettik. Bunlardan ilki çocuğun cinsel istismar suçunu üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece kan kısmı, Üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumudur. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum çocuğun cinsel istismarı ile ilgili olarak nitelikli durum arz eden çocuğun cinsel istismarının eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmiş olması halidir. Bu sınıflandırma içerisinde yer alan kişiler çocuğa yakın mı temas kurabilmesi mümkün olabilecek kişiler olmaktadır. Bu kişiler ile ilgili olarak çocuğun yapmış oldukları eylem sonucunda ağır bir ceza yaptırımı söz konusu olacaktır. Bahsetmiş olduğumuz kişilerin çocuk ile temasta bulunmuş olan kimseler olmaları haricinde çocuk üzerinde rahat bir şekilde hâkimiyet kurabilme Olanağına sahip olmaları bu kişilerin yaptıkları eylemlerin nitelikli hal niteliğini taşımasını gerektirmiştir. Burada nitelikli hal olarak düzenlenmiş olan kavram içerisindeki eğitici, öğretici veyahut bakıcı kişilerin bağlı oldukları yerin bir önem teşkil ettiğinden bahsetmek mümkün değildir. Öyle ki bu kişiler bir Devlet çalışanı olabileceği gibi özel çalışan da olabilirler. Burada örnek olarak öğretimini verebiliriz. Kanun hükümlerinde eğitici öğretici kişilerin cinsel istismar eyleminin nitelikli hal düzeyinde olduğu düzenlenmiştir. Öğretmenler de bir eğiticidir. Bir öğretmen tarafından bir çocuğa karşı yapılmış olan cinsel istismar eğiliminin nitelikli hal içerisinde yer alması için bu öğretmenin özel ya da devlet çalışanı olmasının bir farkı bulunmamaktadır. Çocuğun cinsel istismar uğraşan bir özel öğretmen olabileceği gibi bir devlet kurumunda yaralan eğitici nitelikteki öğretmen de olabilir. Ancak şu söylenebilir ki çocuğun cinsel istismar suçunu nitelikli halin uygulanabilmesinin mümkün olabilmesi için mağdur konumunda yer alan kişi ile faili konumunda yer alan kişi arasındaki mevcut olan ilişkinin yalnızca geçerlilik teşkil ettiği durumu söz konusu değildir. Öyle ki bu suçun ilgili faaliyetin fiilen uygulanmakta olduğu bir zaman içerisinde işlenmiş olması şartı gözetilmektedir. Burada mağdur konumunda yer alan kişinin kanun hükümlerinde düzenlenmiş olan eğitici ya da öğretici bir kişi ile eğitim amacı ile bir araya gelmek farklı bir durumdan dolayı bir araya gelmesi sonucunda eğitimin dışındaki bir zaman diliminde böyle bir durumun söz konusu olması halinde eylemi gerçekleştirmiş olan faili konumundaki kişi ile ilgili olarak çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli halinin söz konusu olduğundan bahsedilemez. Çünkü burada kişi çocukla bir eğitici vasfıyla bir arada bulunmamaktadır. Herhangi bir farklı bir durum nedeniyle bir araya gelmeleri kişinin kendi mesleğini uyguladığı anlamına gelmemektedir. Öyle ki bu kişiler sosyal bir amaç için bir araya gelmiş olması durumunda eğitim ile ilgili bir durum söz konusu olmayabilir. İlgili somut olayın durumuna göre ağırlaştırıcı nedenler kişilere isnat edilebilecektir. Burada her durumda da önem teşkil eden durum çocuk ile yakınlık ilişkisidir. Üzerinde değindiğimiz gibi çocuk ile yakınlık ilişkisi bulunan kişiler çocuğu istismar etme konusunda diğer kişilere göre daha avantajlı konumdadırlar. Bundan kaynaklı olarak kanun hükümleri bu yakınlık ilişkisinin mevcut olması halinde verecek olan cezayı ağırlaştırıcı nitelikte tutmuştur. Ve bunları nitelikli hal olarak sınıflandırma içerisine almıştır.
5237 sayılı Türk ceza kanunun çocuğun cinsel istismarı suçunda On görmüş olduğun içerikli hallerini neler olduğundan bahsettik. Bunlardan çocuğun cinsel istismarının üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece Kan hızma, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumu ve çocuğun cinsel istismarının eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmiş olması durumundan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum cinsel istismar suçunun hizmet ilişkisinin sağlamış olduğu gücün kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş olması durumudur. Buda cinsel istismar suçunu nitelikli hallerinden biridir. Çocuğun cinsel istismarı suçuna maruz kalmış olunan eylemi meydana getiren kişi İle bu kişinin meydana getirdiği eylemde maruz kalan kişi arasında bir sebepten dolayı olarak yazılı ya da sözlü ya da uzun iş münasebetinin mevcudiyeti, bu ağırlaştırır sebebin uygulama bulmasını sağlayamayacaktır. Burada böyle bir ilişkinin mevcudiyetinin söz konusu olmasıyla birlikte faili konumunda yer alan kişinin bu ilişkiden dolayı sahip olduğu gücü kötüye kullanmış olması şartının söz konusu olması gereklilik arz eder. Öyle ki burada hizmet ilişkisinin hangi süre ile mevcut oldu, özel alan içerisinde mi ya da kamusal alanın içerisinde mi söz konusu oldu ücretli veyahut ücretsiz nitelikte mi olup olmadığı önem teşkil etmemektedir. Burada önem teşkil eden durum mevcut olan iki kişi arasında hizmet ilişkisinin kaynaklık ettiği bir bağımlılık ilişkisine mevcut olmasıdır. Faili konumunda yer alan kişinin de ilgili hareketinin bu durumun kendisine sağlamış olduğu kolaylığı suiistimal etmek suretiyle meydana getirmiş olması gerekir.
5237 sayılı Türk ceza kanunun çocuğun cinsel istismarı TCK 103 suçunun aynı maddesi içerisinde nitelikli hallerine mevcudiyeti söz konusudur. Burada cinsel istismar suçunu nitelikli halleri ile ilgili olarak beş durumun mevcut olduğundan bahsettik. Bunlardan ilki çocuğun cinsel istismarı suçunun üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece Kan hısımı, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumu idi. İkinci durum ise çocuğun cinsel istismar suçundan eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmiş olması durumu idi. Bir diğer durum ise çocuğun cinsel istismarının hizmet ilişkisinin sağlamış oldu gücü kötüye kullanmak suretiyle işlenmiş olması durumudur. Burada bahsedilmesi gereken diğer durum ise cinsel istismar eyleminin birden fazla kişi tarafından işlenmiş olması durumudur. Cinsel istismar fiilinin birden fazla kişi tarafından işlenmiş olması durumu çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli halini oluşturur. Yetişkin konumda yer alan bir kişinin bile çok daha kolay bir şekilde etkilenmesi mümkün olan bir durum olan bir fiilin birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumu çocuklara karşı yapıldığında çok daha büyük bir etki söz konusu olacaktır. Faili konumunda yer alan kişilerin bu ağırlaştırır sebepten dolayı cezalandırılması mümkün olabilmesi için ilgili hareketin birden fazla kişi tarafından beraber bir şekilde gerçekleştirmiş olması şart olarak düzenlenmiştir. Faili konumunda yer alan kişilerin sayısı açısından kaç kişi olduğuna dair bir belirtmenin söz konusu olduğundan bahsedemeyiz. Çünkü kanun hükümlerinde kişi sınırına yer verilmemiştir. Ancak şunu söyleyebiliriz ki cinsel istismar filminin birden fazla kişi tarafından işlenmiş durumunun söz konusu olabilmesi için faili sayısı ile ilgili olarak alt sınıra daha iyi bir durum söz konusudur. Öyle ki kişilerin en az iki kişiden ibaret olması bu eylemin gerçekleşmesi ve araştırıcı nedeni mevcut olması için gereklilik arz eder. Bununla birlikte elimin gerçekleştirmesini sağlayan kişilerden birinin olaya yardım eden ya da azmettiren durumunda katılmış olması halinde bu ağırlaştırıcı bir mevcut olduğundan bahsedemeyiz. Bir kişinin ölümü gerçekleştirmesi bir diğer kişinin de eylemi azmettirmez durumunda fiilin birden fazla kişi tarafından işlenmiş durumunun söz konusu olması gibi bir durum mevcut değildir. Çünkü iki kişi bir araya gelerek beraberce gerçekleştirmemektedir. Burada suçun birden çok kişi tarafından beraber şekilde gerçekleştirilmesi daha iyi bir şartın mevcudiyeti aranmaktadır. Azmettirme halinde azmettiren kişi suçu işlememektedir. Azmettiren kişi sadece suçun işlenmesini sağlamaktadır. Burada önem teşkil eden durum müşterek failik durumudur. Faili konumunda yer alan kişilerin hareketlerinin aynı fiillerden oluşması gereklilik arz etmez. Cinsel istismar eğiliminde bulunan faili konumunda yer alan kişilerden birinin mağdur konumunda yer alan kişiye organ İthal etmesi durumunda diğeri ise mağdurun ellerini tutma gibi bir harekette bulunabilir. Böyle bir durumda faili konumunda yer alan kişilerin çocuğun cinsel istismar suçunu bir arada gerçekleştirmeleri gibi bir durum söz konusu değildir. İkisi farklı hareketler yapmaktadırlar. Burada Önem teşkil eden durum faili konumunda yer alan kişilerin müşterek bir şekilde hareket etmelerine gereklidir. Yani suçu bir araya gelerek birlikte beraber şekilde gerçekleştiriyorlarsa burada cinsel istismar eyleminin birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumundan bahsedebiliriz. Yukarıda bahsettiğimiz gibi birden fazla kişinin faili konumunda yer aldığı ve farklı bir kişinin de azmettiren kişi olduğu tespit edilmesi halinde faili konumunda yer alan kişilere karşı uygulanacak olan ağırlaştırıcı neden azmettiren kişiye de uygulanacaktır. Burada çocuğun cinsel istismarının birden fazla kişi tarafından gerçekleşmesi nitelikli halin de bu eyleme maruz kalan mağdur konumunda olan kişinin tek kişi olması gerekir. Faili konumunda yer alan kişilerin birden fazla olması durumunda aynı yer ve zaman içerisinde mağdur konumunda olan kişiler de birden çok nitelikte ise ancak faili konumunda olan kişilerden her biri sadece yalnız bir kişiye cinsel istismar eğiliminde bulunmuş ise bu faili konumunda kişiler ile ilgili olarak nitelikli halin uygulanması gibi bir durumun mevcut olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.
5237 sayılı Türk ceza kanunun TCK 103 çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenleyen hükümleri içerisinde nitelikli halleri yer vermiştir. Bunların neler olduğundan bahsettik. Bu nitelikli hallerden çocuğun cinsel istismarın üstsoy, ikinci ya da üçüncü derece Kan hısımları, üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen ya da vasi tarafından işlenmiş olması durumundan, çocuğun cinsel istismarı suçunun eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi durumundan, cinsel istismar suçunu hizmet ilişkisinin sağlamış olduğu gücü kötüye kullanması suretiyle işlenmiş olması durumunda ve cinsel istismar filinin birden fazla kişi tarafından işlenmiş olması durumundan bahsettik. Burada Türk ceza kanunu hükümlerinde öngörülmüş olan çocuğun cinsel istismar suçunu bir diğer nitelikli hali ise bu suçun 15 yaşından küçük ya da 15 yaşını tamamlamış olmak ile birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı cebir ya da tehdit kullanmak suretiyle işlenmiş olması durumudur. Çocukların cinsel istismara suçu 15 yaşına kadar olan veya bu yaşı doldurmuş olup da kendisine karşı gerçekleştirilmiş olan eylemi anlayabilme kabiliyeti gelişmemiş olan küçüklere karşı tehdit edici bir ile işlenmiş olması durumunda faili konumunda yer alan kişi gereğince hüküm kurulur. Bu durum daha kolay etki altına alınması mümkün olabilecek çocuklar için önemli bir düzenleme olmaktadır. Kanun hükümlerinde bu suç tipi ile ilgili olarak çocuklara karşı gerçekleştirilmesi mümkün olabilecek olan cebir ya da tehdit unsuru değerlendirme altındayken Bu fiiller 15 yaşını tamamlamamış ya da bu yaşı tamamlamış olması ile birlikte 18 yaşını tamamlamamış olan çocuklara karşı gerçekleştirilmesi mümkün olan eylemi anlama ve bunun neticelerini kavrama kabiliyetleri gelişmemiş durumda olanlara yönelik gerçekleştirilmiş olması gereklilik arz etmektedir. Faili konumunda yer alan kişinin eylemi cebir ya da tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirmiş olması durumunda kanun koyucu faal konumunda yer alan kişinin yalnızca bir suçtan hüküm alacağını ileri sürmüştür. Buradaki cebir ya da tehdit faili konumunda yer alan kişinin gerçekleştirmiş olduğu suç unsuru olarak nitelendirilmesi mümkün olabilecektir. Faili konumunda yer alan kişiye cebir ya da tehditten veya cinsel istismardan ayrı ayrı farklı bir hüküm kurulması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Faili konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak sadece cinsel istismar suçunun ağırlaştırıcı sebebin uygulama bulması yoluyla tek bir hükmün kurulacağından bahsetmek mümkündür. Öyle ki bu durumda tehdit suçu söz konusu olmamaktadır. Burada yalnızca cinsel istismar suçunu mevcut olduğundan bahsetmemiz gerekir. Çünkü bu durum kanunu kimlerin de ilgili suçun içerisinde yer almış olan bir durumdur. Yani iki farklı durum olsa dahi tek bir hükmün söz konusu olduğundan bahsediyoruz. Burada cebir ya da tehdidin ağırlaştırıcı bir halin uygulanması mümkün olabilmesi için bunun mağdur konumunda yer alan çocuğa karşı uygulama bulması gerekmektedir. Öyle ki cinsel istismar mağduru olan çocuğa karşı cebir ve tehdit eyleminin işlenmesi gerekir. Burada farklı bir kişinin söz konusu olması halinde bu kişiye karşı tehdit suçunun işlenmesiyle cinsel istismar suçunu işleyen kişiden farklı olması sebebiyle burada yalnızca tek hükmü gerekli kılan bir durumdan bahsedemeyiz. Mağdur konumunda yer alan çocuk haricinde söz konusu cebir ya da tehdidin bu suçun oluşmasına engel olmaya çalışan farklı bir kişi dâhil kullanılmış olması durumunda yalnızca bu halin uygulanması gibi bir durum söz konusu olmaz. Faili konumunda yer alan kişinin üçüncü kişiye karşı gerçekleştirmiş olduğu bir ya da tehdit suçu ile ilgili olan sorumluluk yine söz konusu olur. Faili konumunda yer alan kişi ilgili suçu nitelikli halinden cezalandırılması için faili konumunda yer alan kişinin cebir ya da tehdidi söz konusu cinsel istismarını gerçekleştirmek amacıyla başvurmuş olması gerekli karşı der. Öyle ki buradaki cebir ya da tehdit durumu cinsel istismarın gerçekleşmesi için ilgili durumda yer alması gereken eylemlerdir. Farklı bir amaç için kullanılmış olan cebir ya da tehdit eylemleri farklı bir suçu yine meydana getirir. Faili konumunda yorulan kişi cinsel istismar suçunun sonrasında küçüğe karşı farklı nedenlerle gerçekleştirmiş olduğu cebir ya da tehdidin kendi başına bağımsız bir suç olduğu açıktır. Cinsel istismar eyleminin hukuki anlam ve neticelerini idrak etmesi mümkün olabilecek, 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını doldurmamış grupta yaralan küçüklere bu suçun silah kullanmak yoluyla işlenmiş olması durumunda faili konumunda yer alan kişiye ağırlaştırıcı hal uygulanır. İlgili suç içerisinde silahın suç da bizzat kullanılmış olması mağdur konumunda yer alan kişinin iradesini etkileyecek şekilde olmasa yeterli teşkil eder. Suçun silah ile işlenmiş olması halinde söz konusu olan cinsel istismar suçu ile ilgili olarak nitelikli halin kabul edilmesi ile ilgili olarak silahın cebir ya da tehdit unsuru gerçekleştirmek amacıyla kullanılıp kullanılmaması bir önem teşkil etmez. Burada önem teşkil eden durum silah kullanmak suretiyle ilgili eylemin meydana getirilmesinin istenmesidir. Çocuğun cinsel istismar suçunu tipine cebir ve tehdidin bir arada kullanılması halinde faili konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak cezanın temel şekline ilişkin tek bir artırım yapılır. Burada hem tehdit hem de cemile karşı ikili bir ayrım söz konusu olarak artırıma gidilmez.
TCK 103 kapsamında açılan veya açılacak tüm cinsel istismar davalarına bakan avukatımız İdil Su Aydın’dan hukuki destek alabilirsiniz.
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Haller Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde düzenlenmiş olan TCK 103 cinsel istismar suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin mevcudiyeti söz konusudur. Burada cinsel istismar suçu neticesinde bile ağırlaşmış hallerinden suç sonucunda mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması ve suç sonucunda mağdurun ölmesi ya da bitkisel hayata girmesi durumundan bahsedecek. İlk olarak cinsel istismar suçunu neticesiyle sebebiyle ağırlaşmış hallerinden olan suçun sonucunda mağdurun ruh sağlığının bozulması ile ilgili olan hallerden bahsederek başlayabiliriz. Cinsel istismar suçunun meydana gelmesiyle birlikte mağdur konumunda yer alan kişinin beden ve ruh sağlığının bozulması suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir halidir. 765 sayılı eski Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde suçun neticesi nedeniyle ağırlaşmış halleri fiilin bir Murad’ın bulaşması sonucuna yol açmış olması hali, mağdurun sağlığında önemli bir eksikliği sebep olması, maliyeti ve mayubiyete ulaşması olarak kabul edilmiş iken yeni kanun hükümleri içerisinde bu durum beden ruh sağlığının bozulması ile ilgili olarak yer bulmuştur. Mağdur konumunda yer alan kişinin beden ve ruh sağlığının bozulmuş olması ile gerçekleşen suç arasında nedensellik bağının önemi su götürmez. Öyle ki kanun hükümlerine uygun olarak cezanın artırılmasını mümkün olabilmesi için neticesi sebebiyle ağırlaşmış olan suç hükümlerine göre faili konumunda yer alan kişinin en az taksir şeklinde bir kusurunun olması gerektiğine dair durum söz konusu dur. Öyle ki faili konumunda yer alan kişinin ağırlaştırıcı hali gerektiren duruma neden olan niteliğe sahip olmaması halinde ağırlaştırıcı hal gerçekleşmeyecektir. Bununla birlikte kanlı küllerinden ret edilmesine rağmen ilgili durumun objektif sorumluluk hale içermesinden dolayı suçun sonunda meydana giren mağdur konumundaki kişinin beden ve ruh sağlığının bulunmuş olması halinde yeterlik teşkil edeceğini söyleyebiliriz. Ağırlaşmış sonuç ile ilgili olarak taksinin belirlenmesinde mümkün olabilmesi için zor olması böylelikle taksir karnesini kabul edilmesine mümkün olabileceği ve dolayısıyla objektif sorumluluk söz konusu olabilecektir. Kişinin sağlığının bozulmuş olması kasten yaralama suçunun seçimlik hareketlerinden birine meydana getiren sağlığın bozulmuş olması durumu ile aynı durumu karşılayacak nitelikte olması halinde mağdur konumunda yer alan kişi de sürüsü her ne olursa olsun patolojik bir halin meydana gelmesi veya daha önceden var olan bir durumun artmış olmasının gerekliliği önem teşkil eder. Böyle bir duruma mevcudiyeti halinde fail konumunda yer alan kişinin hem kasten yaralama eyleminin hem de ağır neticelerini neden olması nedeniyle cinsel istismar suçu ile birlikte mağdurun sağlığının bozulmasına yol açtığından İlgili hükümlerden sorumlu tutulması ile birlikte fiilin ağırlığıyla oran teşkil edecek bir cezaya hüküm olunması gerekliliğine terslik oluşturabilmektedir.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerine yer bulmuş olan Çocuğun cinsel istismar suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birinin suç sonucunda mağdur konumunda yer alan kişiden beden ve ruh sağlığının bozulması durumunun gerçekleşmesi hali olduğundan bahsettik. Burada çocuğun cinsel istismar suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden bir diğeri suç sonucunda mağdur konumunda olan kişinin ölmesi ya da bitkisel hayata girmesidir. Mağdur konumunda yer alan kişinin ölmesi ya da bitkisel hayata girmesi netice yüzünden düzen araştırılmasını gerektiren bir durumdur. Bu kanun hükümlerinde nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Cinsel istismar sonucunda mağdur konumunda olan kişinin bitkisel hayata girmiş olması durumu eski Türk ceza kanunu hükümlerinde düzenlenmiş bir hal değildir. Öyle ki eski kanun hükümlerinde bu durumun hüküm altına alındığından bahsedemeyiz. Cinsel istismar suçu sonucunda mağdur konumunda yer alan kişinin bitkisel hayata girmesinin bu kişinin beyin fonksiyonlarını getirilmesi, sonum ve dolaşım sisteminin dış destek yardımı ile görev yapması, tam bir bilinçsizliğin mevcut olduğu yaşam türü olarak ifade edilmesi mümkündür. Burada şuna değinmek gerekir ki bitkisel hayatın mevcut olması ile beyin ölümün gerçekleşmiş olması kavramları birbirinden ayırt edilmelidir. Bitkisel hayatta beyin sapı sağlam olduğu ve beyin henüz İşlevini kaybetmemektedir. Bundan dolayı olarak da kişinin tekrar yaşama dönme imkânı az olsa bile mevcuttur. Geri dönüşü mümkün olmayan şekilde tanımlanan koma hali ile birlikte olan beyin ölümünde ise beyin işlevini tamamen kaybederek fonksiyonlarının geri dönmesi mümkün olmayacak bir şekildedir. Faili konumunda yer alan kişinin mağdur konumunda yer alan kişinin bitkisel hayata girmesini veya ölmesini istememesi fakat yapmış olduğu eylemin sonucunda Bu neticenin ortaya çıkmış olması gerekmektedir. İlgili maddenin uygulama bulmasına mümkün olabilmesi için önem teşkil eden husus suç işlenmesi sırasında faal konumunda yer alan kişinin mağduru öldürmek istememiş olmasıdır. Bununda tespitini yapılması gerekir. Ölümünün netice arasında dolaylı bir illiyet yeterli olmamaktadır. Burada doğudan bir ehliyetin söz konusu olması gerekmektedir. Ölüm sonucunun anında meydana gelmesi de gerekmez. İlgili durumdan bir süre sonra ortaya çıkmış olsa bile bu iki durum arasında bir nedensellik ilişkisinin kurulması bahsetmiş olduğumuz hükümler bakımından yeterlilik arz eder. Cinsel istismara uğraması dolayısıyla hayatına son veren mağdur konumunda olan kişinin İlgili olayda fiil ile yaşamına son verme arasında doğrudan illiyet bağı olmaz ise fiil mağdur konumunda yer alan kişinin kendisine vermiş olduğu bir karara dayanmış olduğu yöneticinin objektif olarak faili konumunda yer alan kişi isnat edilmesinin mümkün olabilmesinin söz konusu olmadığı için buharlaştırır nedenin uygulama bulması söz konusu olmayacaktır. Burada neticenin mutlak surette cinsel istismarın sonucunda meydana gelmesi bir koşul değildir. Öyle ki cinsel istismar fiilin işlenmesi için kullanılan cebir sonucunda mağdur konumunda yer alan kişinin hayatını kaybetmesi ya da bitkisel hayata girmesi de bu durum içerisinde yer alır.
Çocuğun cinsel istismar suçunda ağırlaştırılmış halin uygulama bulmasına mümkün olabilmesi için faili konumunda yer alan kişinin cinsel istismar kastıyla hareket etmesi önem teşkil eder. Öyle ki bu kişinin adam öldürme kastıyla hareket etmemesi gerekir. Bu kişinin eğer adam öldürme kastıyla hareket etmesi durumunda buradaki durumdan bahsedemeyiz. Cinsel istismar suçunun tamamlanmış olmasının şart olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Öyle ki cinsel istismar suçunu tamamlanmış olması gerekmez. Bu cinsel istismar suçunun teşebbüs halinde kalmış olması da aynı hükümden dolayı cezayı artıracak niteliktedir. Birden fazla faili konumunda yer alan kişinin mevcut olması ve faili konumunda yer alan kişilerden birinin cebir uygulanması suretiyle bir diğerinin cinsel davranışı gerçekleştirmiş olması halinde netice bakımından taksi şeklinde kusuru bulunan tüm faili konumundaki kişiler ve suç ortakları ağır netice dolayısıyla sorumluluk altında bulunmaktadırlar.
İzmir’de hukuki danışmanlık ve avukatlık faaliyetlerinde bulunan İdil Su Aydın Avukatlık Bürosu ile iletişime geçerek TCK 103 çocuğun cinsel istismarı, cinsel suçlar ve taciz gibi davalar için avukatlık ve hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
Çocuğun cinsel istismarı ile açılan davalarda tanık olarak dinlenmem için davacı taraf bana baskı yapıyor. Aslında söyleyeceğin şeylerin davanın seyrini çok değiştireceğini düşünmüyorum. O yüzden davaya tanık olarak katılmak istemiyorum. Ama sonuç olarak bir çocuğun cinsel istismarı söz konusu. Size dava ve benim tanıklığım hakkında detaylı bilgi versem söyleyeceğim şeylerin davaya etki etmeyeceğini söyleyebilir misiniz? Ona göre tanıklığı kabul edip etmemeye karar vereceğim.
Merhaba, 05370388208 nolu telefondan arayarak dava hakkında detaylı bilgi verebilirseniz size destek olabiliriz. Ama çocuğun cinsel istismarı davaları içerik olarak çok küçük ayrıntıların bile mahkemece değerlendirme ve kanaatte önemli yer tuttuğunu düşünerek tanık olmak konusunda hassas davranmanızı öneririz. Yine de görüşme sağlayabiliriz.