Türk Ceza Kanunu İçerisinde Uyuşturucu Madde İmal, İthal ve İhraç Suçu
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu TCK 188 5237 sayılı Türk ceza kanunun üçüncü bölümü içerisinde kamunun sağlığına karşı suçlar başlığı altında yer almaktadır. Kanun hükümlerine göre uyuşturucu ya da uyarıcı madde imal ve ticareti suçu uyuşturucu ya da uyarıcı maddeleri ruhsatsız bir şekilde ya da ruhsata aykırılık teşkil eder nitelikte imal, İthal ya da ihraç etmiş olan kişi, 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bununla birlikte 2000 günden 20.000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır.
Uyuşturucu ya da uyarıcı madde ihraç edilmesi diğer ülke bakımından İthal olarak nitelendirilmiş olması sebebiyle bu ülkede yapılmış olan yargılama neticesinde hüküm olunan cezanın infaz edilmiş olan kısmı Türkiye içerisinde uyuşturucu ya da uyarıcı madde ihracı sebebiyle yapılacak olan yargılama neticesinde hüküm olunmuş olan cezadan mahsup edilmesi gerekir. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsatsız bir şekilde veya ruhsata aykırılık teşkil eder nitelikte ülke içerisinde satışa sunan satan başka kişilere veren, sevk eden, depolayan, nakleden, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi on yıldan az olmamak şartıyla hapis ve 1000 günden 20.000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Fakat uyuşturucu ya da uyarıcı madde verilmiş olan ya da satılmış olan kişinin çocuk olması durumunda verilmiş olan ya da satılmış olan kişiye verilecek hapis cezası 15 yıldan az olamaz. Öyle ki burada maddenin satıldığı bakımından özel bir durum söz konusudur. Eğer maddenin satıldığı kişi çocuk ise satıcıya verilecek olan hapis cezasının 15 yıldan az olmaması gerekir. Bahse geçen uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya baz morfin olması halinde verilecek olan cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bir şekilde ülke içerisinde satılmış olması ve bunu satan, satışı arz eden, başkalarına veren, sevk eden depolayan, nakleden, satın alan, kabul eden, bulunduran kişinin on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve 1000 günden 20.000 güne kadar adli para cezasına çarptırılması gerektiğinden bahsetmiştik. Burada söz konusu fiillerin okul, yurt, hastane kışla ya da İbadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaç ile toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların eğer mevcut ise çevre duvarı, tel örgü ya da benzeri engel ya da işaretlerle belirlenen sınırlarına 200 metreden yakın mesafe içindeki umumi ya da umuma açık yerlerde işlenmiş olması halinde yine verilecek olan cezanın yarı oranında artırılmış olması gerekir. Bahse geçen suçların üç ya da fazla kişi tarafından bir araya gelerek işlenmesi halinde verilecek olan cezanın yarı oranında, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması durumunda verilecek olan cezanın bir kat artırılması gerekir. Üretimi resmi makamların izin vermesine ya da satılması yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı nitelikte olan uyuşturucu ya da uyarıcı madde etkisi doğuran her çeşit madde açısından bahsetmiş olduğumuz durumlar söz konusu olur. Fakat verecek olan cezanın yarısına kadar indirilmesi gibi bir durumda söz konusu olabilir. Uyuşturucu ya da uyarıcı etki meydana getirmemesinin yanı sıra uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretiminde kullanılmış olan ve İtalya’da iyi mali resmi makamların izin vermesine bağlı olan maddeyi ülke İthal etmiş olan kişi imal etmiş olan kişi, satan kişi, satın alan kişi, sevk eden kişi, nakleden kişi, depolayan kişiyi ya da ihraç eden kişi sekiz yıldan az olmamak suretiyle hapis ve 1000 günden 20.000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır. Bahsetmiş olduğumuz suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hasta bakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla ya da ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmiş olması durumunda verilecek olan ceza yarı oranında artırılır.
İzmir’de uyuşturucu avukatı için Avukat İdil Su Aydın ile iletişime geçebilirsiniz.
Uyuşturucu Madde İmal, İthal ve İhraç Suçu (TCK188)
Alışkanlık ve bağımlılık yapan, kişide sarhoşluk tutku gibi etki edici nitelikler bulunduran doğal ya da sentetik maddelere uyuşturucu maddeler denir. Uyuşturucu maddeler geçmiş tarihten şimdiye kadar mevcut olan ve insanların sağlığını önemli bir şekilde tehdit eden bir problem olarak gündemdedir. Uyuşturucu nitelikteki maddelerin kötüye kullanılmış olması bireylerin sahip olduğu sağlığının bozulmasının yanı sıra toplum düzeninin, toplum sağlığının, toplumun ekonomik ve kültürel yapısının tehdide uğraması anlamına da gelmektedir. Uyuşturucu nitelikteki maddeler ile ilgili olarak mevcut olan çalışmalar ve hazırlanmış olan raporlar bu uyuşturucu maddeleri kullanan bireylerin sayısının artış gösterdiğini belirtmektedir. Şimdilerde bu uyuşturucu maddelerin kullanımı ve buna bağlı olarak iyi mali, üretimi ve ticareti dünya üzerindeki tüm devletler ve toplumlar için tehdit niteliğindedir. Uyuşturucu maddelerin üretilmiş olmasından tüketen kişilere ulaştırıldığı ana kadar geçen süreçlerde tüm devletler bu sorun ile karşılaşmaktadır. Bu durumda ülkeler birbirinden bağımsız nitelikte değildir. Bitki türlerinden ya da sentetik olarak imal edilen mi üretilen uyuşturucu maddeler dünya üzerinde farklı bölgelerdeki kullanıcılara iletilirken hem imal ve üretimin yapılmış olduğu devletler hem de bu maddelerin geçmiş olduğu konumda Yer alan ülkeler ve ulaştırılmış olan ülkeler için uyuşturucu ile mücadele sorunu gündemdedir. Terör örgütlerinin ve diğer suç örgütlerinin mali kaynağının büyük bölümünü uyuşturucu maddelerin ticaretinden elde edilen hâsıla oluşturmaktadır. Devletler ile uluslararası toplum için uyuşturucu maddelerin kullanılması ne iletilmesi yasal amaçlarla sınırlandırılması bir zorunluluk teşkil etmektedir. Uyuşturucu maddelerin imal mi üretiminden tüketen kişilere ulaştırılması ana kadar meydana gelen çeşitli ve birbirini izleyen aşamalarda üretim, imal, ihraç, ithal, ticaret, nakliye, sevk, bulundurma, depolama gibi eylemlerin mevcudiyeti söz konusudur.
Uyuşturucu maddelerin imal, ithal ve ihraç suçları içerisinde değinmemiz gereken kanunlar 5237 sayılı Türk ceza kanunu, 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi hakkında kanun, 3298 sayılı uyuşturucu maddelerle ilgili kanunlar ve hükümleridir.
Hukukumuzda uyuşturucu maddelerin izinsiz ya da ruhsata aykırı bir şekilde üretime, imali, ithali, ihracı ve ticareti ile dağıtımına yardımcı olan filler eski kanun olan 765 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde de yasaklanmıştır ve suç teşkil etmektedir. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinde ise ikinci kitabın topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının kamu sağlığına karşı suçlar başlıklı üçüncü bölüm içerisinde düzenlenmiştir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal, ithal ve ihraç suçları ise uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti başlıklı 188. madde hükmü içerisinde yer bulunmaktadır.
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin birinci fıkrası içerisinde imal, İthal ihraç etmek, ikinci fıkrası içerisinde ise ülke içerisinde satmak, satışı arz etmek, başkalarına vermek, nakletmek, sevk etmek, depolamak, satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri mevcuttur. Mevcut olan bütün bu fiillerin cezasından söz konusu olmasa uyuşturucu maddelerin kullanımı ve dolaşımının kanuni amaçlar ile sınırlamak ve elde edilmelerini güç hale getirerek yayılmasını önlemek amacına yöneliktir.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinin yanı sıra eski kanun sırasında da uygulama bulan ve halen yürürlükte olan 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabeyi hakkında kanun ve 3398 sayılı uyuşturucu maddeler ile ilgili kanun da uyuşturucu maddelerin kaynağı olan bazı bitkilerin ekimi, izin usulleri ve bunun ile ilgili olarak söz konusu olan yasaklamalar hakkında çeşitli düzenlemeler bulundurmaktadır. 2313 sayılı uyuşturucu maddeleri murakabesi hakkında kanun hükümleri içerisinde kenevir ekimine ilişkin düzenlemeler, 3298 oluşturucu maddelerle ilgili kanun hükümleri içerisinde ise hasar çekimine ilişkin çeşitli hükümler düzenlenmiştir.
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisindeki birinci ve ikinci fıkraları ile ilgili olan durumlardan bahsetmiştik. Kanun hükümlerinde birinci ve ikinci fıkrada nelerin yer aldığına kısaca yer verebiliriz. TCK 188 Birinci fıkraya göre uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler ruhsatsız ya da ruhsata aykırı şekilde imal, İtalya’da ihraç eden kişi on yıldan az olmamak üzere hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. TCK188 İkinci fıkraya göre uyuşturucu ya da uyarıcı madde ihracı fiilinin farklı ülke açısından İthal olarak adlandırılması dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama neticesinde hüküm olunan cezanın infaz edilmiş olan kısmı Türkiye içerisinde uyuşturucu ya da uyarıcı madde ihracı sebebiyle yapılacak yargılama neticesinde hükmü onların cezadan mahsup edilmesi gerekir. Yine 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde imal, ithal ve ihraç fiillerinin haricinde suç olarak öngörülmüş olan başka unsurlar da söz konusudur. Öyle ki uyuşturucu maddelerin, ruhsatsız bir şekilde ya da ruhsata aykırı bir şekilde ülke içerisinde satılması, bu maddelerin satışı arz edilmesi, bu maddelerin başka kişilere verilmesi, bu maddelerin sevk edilmiş olması, bu maddelerin nakledilmesi, bu maddelerin depolanıyor halde olması, bu maddelerin satın alınması, bu maddelerin kabul edilmesi, bu maddelerin bulun durulmuş olması da suç teşkil etmektedir. Yine uyuşturucu etki meydana getirmemekle birlikte, uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretimi içerisinde kullanılan ve ithal ya da imali resmi makamların iznine bağlı nitelikte olan maddelerin ithal edilmesi, ilgili maddelerin imal edilmesi, bu maddelerin satılması, bu maddeleri kişiler tarafından satın alınmış olması, bu maddelerin sevk edilmesi, bu maddelerin nakledilmesi, bu maddelerin depolanması, bu maddelerin ihraç edilmesi suç niteliğindedir. 5237 sayılı Türk ceza kanunu 188. maddesinin dördüncü fıkrası içerisinde de uyuşturucu maddenin türünün eroin, kokain, morfin ve baz morfin olması halinde verilecek olan cezanın araştırılması gerekir. Yine 188. maddenin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkrası içerisinde de ağırlaştırıcı nedenlerin mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işleniyor olması beşinci fıkranın ağırlaştır nedenini oluştururken faili konumunda yer alan kişinin bazı meslekler ile iştigal etmesi suçun cezasını araştıran bir sebep niteliğindedir.
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde yer alan birinci fıkra içerisinde düzenlenen uyuşturucu maddenin imal, ithal mi ihraç edilmesinden kaynaklı olarak meydana gelen suçlar seçimlik suç niteliğinde düzenlenmiştir. Seçimlik suç öngörülmüş olan suçlardan birinin gerçekleşmesi durumunda suçun oluşacağı anlamına gelir. Seçimlik suç da bahse geçen suçlardan her birinin işlenmiş olması gerekmemektedir. Bu eylemlerden sadece birinin gerçekleştirilmesi bile suçu meydana getirir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin birinci fıkrası içerisinde düzenlenmiş olan seçimlik suçlar da ki hareketler imal, ithal ya da ihraç hareketleridir. İman, İtalya’da ihraç hareketlerden birden gerçekleştirilmiş olması suçu meydana getirir. Bu üçünün aynı anda gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Sadece ihmal suçunu işleyen kişi de kanunda öngörülmüş olan suçu işlemiş olur. Bununla birlikte maddenin diğer fıkraları içerisinde yer verilmiş olan suçların da seçimlik hareketli suçlar olduğunu söylemek mümkündür.
İmal, ithal ve ihraç suçları içerisinde seçimlik hareketlerin belirlenmiş olması bakımından ülke ve ülke sınırlarının tespit edilmesinin önemli olduğunu söylemek mümkündür. Öyle ki ceza kanununun uygulanması içerisinde ülke kavramı, iç hukuk ve uluslararası hukuka göre belirlenir. Öğret içerisinde ülke gerçek vefa razı ülke olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmesi gerekir. Gerçek gül ki devletin egemenliğine kullanmış olduğu kara parçası, iç sular, kara parçasına toprak altı, kıyılara, limanları ve kara suları ile hava tabakasını kapsar niteliktedir. Burada farazi ülke ise açık deniz ve açık hava sahası içerisindeki hava ve deniz araçları, her nerede yer alırsa alsın hava ve deniz savaş araçları ile kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri içerisinde bulunduruyor. Bunun ile ilgili olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunun sekizinci maddesi içerisinde hükümler yer almaktadır. Sekizinci maddenin ikinci fıkrası içerisinde mevcut suçun Türkiye içerisinde işlendiği durumlara açık bir şekilde düzenlenmiştir. Öyle ki ilgili maddeye göre suçun Türk kara ve hava sahaları ile Türk kara suları içerisinde, açık deniz içerisinde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında ya da bu araçlarla, Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla, Türkiye’nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda ya da bunlara karşı işlenmiş olduğunda Türkiye içerisinde işlenmiş nitelikte olur. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda ülke kavramına, Türk ülkesi, Türk Toprakları, iç sular, kara suları ile bunlar üzerinde mevcut olan hava tabakasının dâhil olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Devletin deniz mi hava savaş araçları, açık deniz içerisinde mi açık hava tabakası içerisinde bulunan deniz ve hava bas tanır, kıta sahanlığında ya da münhasır ekonomik bölge içerisinde test edilmiş sabit platformlar ülke kavramına dâhil nitelikte kabul edilmesi gerekir.
İzmir uyuşturucu avukatı İdil Su Aydın’dan detaylı bilgi ve hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda Korunan Hukuki Değer Nedir?
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu göz önünde bulundurulduğunda korunan hukuki değerin kamu sağlığı olduğunu söylemek mümkündür. Öyle ki uyuşturucu ya da uyarıcı madde imal ve ticareti suçu topluma karşı işlenen suçlar bölümü içerisinde yer almıştır. Bununla birlikte bir alt başlık ise kamunun sağlığına karşı suçlardır. Kanun düzenlemesi içerisinde de kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altında yer almış olması bizi kamu sağlığının korunan hukuki değer olduğu sonucuna ulaştırabilir. Uyuşturucu ya da uyarıcı madde imal ve ticareti suçları yalnızca bu maddeleri kullanmış olan kişileri değil, suçun işlenmiş olduğu tüm toplumu ve tüm insanları tüm insanların sağlığını tehdit eder niteliktedir. Sonuç olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu madde imal ve ticareti suçunda korunan hukuku değer kamu sağlığıdır.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunun Maddi Unsurlarından Suçun Maddi Konusu Nedir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde 188. maddede uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti başlığı altında yer almış olan tüm suç tipleri için maddi konu ikiye ayrılır. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde 188. maddenin birinci fıkrasındaki ve üçüncü fıkrasında ki suçlar için suçun hukuki konusunu “uyuşturucu veya uyarıcı maddeler” oluşturur. Bununla birlikte kanunun 188. maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen suç tipi için ise maddi konu “uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddelerdir”.
Burada suçun maddi konusunu uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ile uyuşturucu ve olursu madde üretiminde kullanılan maddeler olarak iki şekilde ele almamız gerekir. Öncelikle uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ile ilgili olarak ulusal ve uluslararası hukukta kanun veya sözleşmenin mevcudiyetine söz konusu olduğundan bahsetmek mümkündür. Öyle ki kavramsal açıdan uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin nasıl ele alındığına dikkat etmek gerekir. Uluslarasın hukukta uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal ve ticareti ile mücadele etmek için 1961 tarihli tek sözleşmesi, 1971 tarihli psikoterapi maddelere dair Sözleşme ve 1988 tarihli uyuşturucu ve piskotrop maddelerin kaçakçılığına karşı birleşmiş milletler sözleşmesinde uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler ilişkin ayrıca bir tanım yapılmamıştır. Ancak uyuşturucu ya da uyarıcı madde niteliği taşıyan maddelerin sayma yöntemi ile belirlenmiş olduğunu söylemek mümkündür. Öyle ki Yargıtay içerisinde yer bulmuş olan bir kararda maddenin uyuşturucu ya da uyarıcı madde olup olmadığına dair o maddenin 1961 tarihli tek sözleşmesindeki hususlara bakılarak karar verilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu hususlar bakımından 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi kanununda 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesine yollama yapan bir madde ne mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki 2313 sayılı kanunun Birinci maddesine göre 1988 tarihli uyuşturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığına karşı birleşmiş milletler sözleşmesine ek bir ve iki numaralı tablolar ile bu tabloların değiştirilmesi halinde maddelerin imalı, İthali ve ihracı, nakledilmesi, bulundurulması, alımı ve satımı sağlık Bakanlığı tarafından verilmesi mümkün olan bir izne bağlıdır. Öyle ki buradaki maddelerden herhangi birine, uyuşturucu ya doyurucu maddelerin imalatı içerisinde kullanmış olmak amacıyla imal, İtalya’da ihraç eden kişiler, bunun nakliyesini sağlayanlar veya bulunduranlar satın alan ya da satanlar, 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesine göre cezalandırılırlar. Bununla birlikte ulusal hukuk hükümleri içerisinde açıkça bir uyuşturucu veya burcu madde tanımı yine yapılmamıştır. Uluslararası hukuk mevzuatında olduğu gibi Ulusal hukuk mevzuatında da uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tanımına ulaşmak mümkün değildir. İki mi 313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi kanununda veya 3298 sayılı uyuşturucu maddelerle ilgili kanunda ayrıca bir uyuşturucu veya uyarıcı madde tanımına yer verilmemiş, bu düzenlemeler içerisinde de uyuşturucu ya da uyarıcı madde olarak kabul edilmiş olan maddelerin sayma yöntemini ortaya konulmuş olduğu görülmektedir. Burada şunu söyleyebiliriz ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin gerekçesi içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere dair tanımın neden söz konusu olmadıktan bahsedilmiştir. Öyle ki bu gerekçeye göre uyuşturucu veya verici maddelerin nelerden ibaret olduğu tanımlanması gibi, bunların tek tek gösterilmesi gibi bir durumda söz konusu değildir. Bunun sebebi uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve aynı etki yaratan ilaç ve sentetiklerin kötüye kullanılmalarının yaptırım altına alınması suretiyle güçlü bir sosyal savunmanın sağlanmış olmasıdır. Böylelikle psikotrop madde olarak, uyuşturucu ağır yetkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin bu suçun konusunu meydana getireceği kabul edilmiştir.
Ulusal hukuk mevzuatı içerisinde ve uluslararası hukuk mevzuatı içerisinde açık bir uyuşturucu ya da borcun madde tanımı yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi söz konusu değildir. Bitkisel ya da sentetik kökenli olup merkezi sinir sistemi etkilenerek fiziksel ya da ruhsal bir bağımlılık yaratan bazı hallerde kullanımının devam üzerine dozajı arttırma ihtiyacı duyulmasına neden olan bazı hallerde de aynı kişinin farklı maddeleri yönelmesine sebep olan tutku yaratan tüm maddelerin uyuşturucu madde de kapsamında değerlendirile değil mi söylemek mümkündür. Bunu bu şekilde ifade etmemizin kaynağını Dünya sağlık örgütünün genel anlamda uyuşturucu maddelerle ilgili yaptığı tanımdır.
Uyuşturucu Madde Sınıflandırmaları Nelerdir?
Uyuşturucu ya da yorucu maddelere dair birtakım sınıflandırmaların mevcudiyeti söz konusudur. Böyle sınıflandırmaların yapılmasını sebebi farklı nitelik ve etki içerisinde bulunan uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri belli standartlar dâhilinde bir araya getirmek suretiyle değerlendirme kolaylığı yaratmaktır. Birçok Sınıflandırma olmasına rağmen daha çok benimsemiş olan sınıflandırmaya yer vermek mümkündür. Bu sınıflandırma doğal nitelikli uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ve sentetik uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olarak iki gruplu bir sınıflandırmadır.
İzmir uyuşturucu avukatları olarak İdil Su Aydın Hukuk Bürosu Bayraklı’daki ofisinde hizmet vermektedir.
İlk olarak doğan nitelikli uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri neler olduğundan bahsetmek mümkündür. Doğal nitelikli uyuşturucu veya uyarıcı maddeler içerisinde Afyon, morfin, eroin, esrar, kokain, crack ve Marihuana yer alır. Doğal nitelikli uyuşturucu veya uyarıcı maddeler içerisinde yer almış olanlardan Afyon’dan bahsetmek mümkündür. Afyon hassas bitkisinin olgunlaşmış kapsüllerinin çizilmesi suretiyle içinden akan sütün yoğunlaştırılması sonucunda elde edilen bir maddedir. Afyonun kullanılması ile birlikte merkezi sinir sisteminde kısa sürede Bir etki meydana gelir. Böylelikle belirgin etkisi keyif ve uyku hali olan bir uyuşturucu madde olduğunu söylemek mümkündür. Doğal nitelikli uyuşturucu veya verici maddelerden bir diğeri morfindir. Morfin genellikle suda çözülen ve şırınga yardımı ile deri altına enjekte edilen bir madde niteliğindedir. Morfinin hammaddesinin afyon olduğundan ve baz halinin belli kimyasal işlemlerden geçirilmesi suretiyle hazırlandığından bahsetmek mümkündür. Morfinin belirgin etkileri neşelilik, sarhoşluk ve bağımlılıktır. Bununla birlikte morfin bağımlılık yaratan bir uyuşturucu madde niteliğindedir. Doğal nitelikli uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden bir diğeri eroindir eroin beyaz, kokusuz, suda veya alkolde eriyebilen, afyon hammaddesinden üretilen bir maddedir. Eroin deri altına enjekte edilmesi suretiyle ya da burnuna çekilmek suretiyle kullanılması mümkün olan bir maddedir. Eroinin belirgin etkilere canlılık, cinsel güçte ve özgüven de artıştır. Bununla birlikte eroin bağımlılık yaratan bir uyuşturucu maddedir. Doğal nitelikli uyuşturucu veya uyarıcı maddelerden bir diğeri kokaindir. Kokain koku bitkisinin yapraklarından üretilen, genellikle deri altında enjeksiyon, bunu çekme ya da sakız gibi çiğnemiş şeklinde kullanılan bir maddedir. Kokainin belirgin etkileri Neşelenme, kıskançlık, konuşkanlık gibi davranış niteliğinde olan kullanıcısının diğer uyuşturucu madde kullanıcılarına göre daha kolay tedavi edildiği bir uyuşturucu madde niteliğindedir. Doğal nitelikli uyuşturucu uyarıcı maddelerden bir diğeri cracktır. Bu madde kokain bir türevi niteliğindedir. Genellikle beyaz veya krem renginde olur. Bu madde kokaine göre daha etkili, sigara gibi nefes yoluyla içe çekilme suretiyle ya da toz halinde buruna çekilmesi suretiyle kullanıma uygundur. Bu maddenin belirgin etkisi hareketlilik ve sinirliliktir. Doğal nitelikli uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden bir diğeri marihuanadır. Marihuana kenevir bitkisinden yaprak ve çiçeklerinin kurutulması suretiyle elde edilir. Bu madde diğer uyuşturucu maddeleri göre daha kolay elde edildiği söylenebilir. Bu madde genellikle sigara gibi nefes yoluyla içe çekilmek suretiyle kullanılan bir uyuşturucu madde niteliğindedir.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerde yapılmış olan ikili ayrımdaki bir diğer durum sentetik uyuşturucu uyarıcı maddelerdir. Yukarıda doğal nitelikli uyuşturucu uyarıcı maddelerin neler olduğundan ve onlar ile ilgili hususlardan bahsettik. Burada sentetik uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin neler olduğundan bahsetmek mümkündür. Bunlar depresantlar yani yatıştırıcılar, Halüsinojenler yani hayal görücüler, simulantlar Yani uyarıcılar ve uçucu veya çözücü maddelerdir.
İlk olarak depresantlar yani yatıştırıcıların neler olduğundan bahsedebiliriz. Yapıştırıcılar merkezi sinir sistemini oluşturan, daha çok rahatlık ve uyku hali veren, ağrı kesici ya da endişe giderici özellikte fizyolojik ya da psikolojik etki meydana getiren bir uyuşturucu maddedir. Sen çocuk uyuşturucu veya yorucu maddelerden bir diğeri Halüsinojenlerdır. Halüsinojenler yani hayal görücüler kişisel duygu ve düşünceleri etki altına alan, kişide gerçek olmayan görüntüler oluşturan maddelerdir. Bununla birlikte Halüsinojenler kullanımı sıvı veya kapsül şeklinde ya da deri altına enjeksiyon da gerçekleşen bir maddedir. Halüsinojenler sinir sistemi üzerinde etki yapan bir uyuşturucu madde niteliğindedir. Sentetik uyuşturucu ve uyarıcı maddeler içerisinde bahsedilmesi gereken bir diğer madde türü simulantlar yani uyarıcılardır. Uyarıcılar merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etki yapan, kullanıcı da cesaret, uyku ve yorgunluk giderici ve cinsel istek artışı gibi etkiler yaratan, tablet, kapsülü sıvı ya da tuz olarak kullanılabilen madde türleridir. Sentetik uyuşturucu veya verici maddelerden bir diğeri uçucu veya çözücü maddelerdir. Uçucu ya da çözücü maddeler sentetik olmanın yanı sıra diğer sentetik uyuşturucu veya uyarıcı maddeler gibi psikotropik nitelikte olmayan kimyevi bileşenleri ağır basan, uyu, tiner gibi çok rahatlıkla ulaşılması mümkün olan ve nefes yoluyla kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı etkisi bulunan maddelerdir.
Uyuşturucu imal ve ticaret suçu avukatlığı yapan İdil Su Aydın’dan hukuki destek almak için bizi arayabilirsiniz.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK 188) Suçunda Faili ve Mağdur Kimdir?
Uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede uyuşturucu ve vurucu madde imal ve ticareti suçu kapsamında düzenlenmiş olan tüm suçlar da faili konumunda herkes yer alabilir. Öyle ki kanun hükümlerinde özgü suç niteliği söz konusu değildir. Özgü suça örnek olarak sadece kamu görevlilerinin İşlemesi mümkün olan suçları örnek verebiliriz. Örneğin işkence suçu yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Bu suçun faile yalnızca kamu görevlileridir. Herhangi bir kişinin işkence suçunun faili konumunda yer alması gibi bir durum söz konusu değildir. Çünkü bu suç özgü suç niteliğinde olup yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenen suç özelliği taşır. Oysa uyuşturucu veya verici madde imal ve ticareti suçu özgü suç niteliğinde değildir. Yalnızca uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu düzenlenmiş olan maddede tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hasta bakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi durumu halinde özel bir durum söz konusu dur. Bu suçun bu kişiler tarafından işlenmesi halinde verilecek olan cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu kişilerin mevcudiyet yalnızca verilecek olan cezanın artırılmasında önem teşkil eder. Kamu görevlileri tarafından işlenen işkence suçunda olduğu gibi bu suçun sadece bu kişiler tarafından işlenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Buradaki kişilerin kimlikleri ağırlaştırıcı neden bakımından önem teşkil eder. Bunun haricinde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 189. maddesi hükümlerinde tüzel kişileri dair bir düzenlemenin mevcudiyeti söz konusudur. Bu düzenleme içerisinde konumuz olan 188. maddedeki suçların bir tüzel kişi tarafından işlenmesi halinde ilgili tüzel kişi hakkında tüzel kişilere dair güvenlik tedbirlerinin uygulama bulacağı ifade edilmiştir. Burada uyuşturucu veya yolcu madde imal ve ticareti suçu bakımından faili konumunda yer alan kişiyle ilgili olumsuzlardan bahsettik. Denemesi gereken bir diğer durum ise mağdurun konumudur. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinde yer bulmuş olan uyuşturucu ve yorucu madde imal ve ticareti suçunda belirlenebilir bir mağdurun söz konusu olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Burada toplum kavramı içerisinde toplumu meydana getiren her kişinin sağlığı söz konusu olduğundan toplumu meydana getiren her bireyin bu suçun mağduru konumunda olduğundan bahsetmek mümkündür.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda Eylemler Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda eylem unsuru bakımından üç farklı suçun aynı madde içerisinde düzenlenmiş olması söz konusudur. Burada 188. maddenin birinci, üçüncü ve yedinci maddeler içerisinde üç farklı suçtan bahsedilmiştir. İlk olarak Türk ceza kanununun 188. maddesinin birinci fıkrasında yer alan suçlara değinebiliriz. Bu fıkra hükümlerinde uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, İthal veya ihraç etmek eylemlerine yer verilmiştir. Türk ceza kanunun 188. maddesinin üçüncü fıkrasında ise uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satmak, satışı arz etmek, başkalarına vermek, sevk etmek, nakletmek, depolama, satın almak, kabul etmek, bulundurmak eylemlerine yer verilmiştir. Türk ceza kanunun 188. maddesinin yedinci fıkrasında ise uyuşturucu ya da uyarıcı etki de olmamakla birlikte uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve İthal veya mali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal etmek, imal etmek, satmak, satın almak, sevk etmek, nakletmek, depolamak veya ihraç etmek eylemlerine yer verilmiştir.
İmal
Burada ilk olarak 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin birinci fıkrasındaki fiilleri yer verebiliriz. 188. maddenin birinci fıkrasında ki fiiller imal etmek, ithal etmek ihraç etmektir. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde yer alan birinci fıkrada cezai yaptırımı bağlanan ilk seçimlik hareket, uyuşturucu maddenin imal edilmesidir. Kanun tarafından ilk fıkra da imalin tanımının ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır. Burada imal kelimesinin sözlük anlamı ne olduğundan bahsetmek mümkündür. İmal kelimesi hammadde işleri mal üretmek veyahut malı yapmak anlamı taşımaktadır. Hukukumuzda girmiş olan 1961 tarihinde uyuşturucu maddeleri dair tek sözleşmesi içerisinde bazı tanımların mevcudiyeti söz konusudur. Bu tanımlar içerisinde imal kelimesinin tanımında yer verilmiştir. Bu kanuna göre imal istihsal hariç, uyuşturucu maddenin elde edilmesini sağlayan bütün işlemleri ifade eder. Uyuşturucu maddelerin artırılması ile diğer uyuşturucu maddeleri dönüştürülmesi işlemlerinin de içinde barındırır. Böylece uyuşturucu maddelere dair Tek sözleşmesinin İçerdiği tanımdan imali bu şekilde anlamak mümkündür. Bunun yanı sıra 1971 tarihli psikotrop maddeler sözleşmesi içerisinde tanımların mevcudiyeti söz konusudur. Bu tanımların içerisinde de imal kelimesinin ne yer verilmektedir. Bu imal kelimesine dair kavram için yapılan tanım da psikotrop maddelerin elde edilebileceği her türlü işlemler ile maddenin Arıtılması ya da diğer bir maddeye dönüştürülmesi işlemlerinin ihmali ifade ettiği söylenebilir. Öğreti içerisinde de imale dair tanımların mevcudiyeti söz konusudur. Bir görüş içerisinde imal uyuşturucu madde ihtiva eden doğal bitkilerden elde edilmiş olan maddelerin fenni usul ve şartlar ile birlikte işlenmesi niteliğindedir. Farklı bir görüşte imal uyuşturucu maddeleri tarım yolu ile yetiştirmeyi de kapsam içerisinde bulunduracak şekilde her ne suretle olacaksa olsun uyuşturucu maddelerin kullanıma elverişli taşıyan bir duruma getirilmesi şeklinde geniş yorumlanmasına dairdir. İyi mal iki veya daha fazla farklı maddenin kimyasal tepkime aracılığıyla değişik nitelikte ve uyuşturucu özelliği içeren yeni bir madde elde edilmesidir. Bir uyuşturucu maddenin farklı dönüştürücü maddeye dönüştürülmesinde mümkün olması veya bir uyuşturucu maddenin yaratılması işlemi, uyuşturucu madde elde edilmesini sağlayan çeşitli bitkilerin işlenmesi veya kimyasal uygulanması neticesinde etkili mi kullanılır bir şekilde getirilmesidir. Uyuşturucu niteliğine sahip olmayan maddelerin kimyasal tepkime neticesinde uyuşturucu özelliği olan maddelerin elde edilmesi, doğal ya da sentetik uyuşturucu maddelerin herhangi bir yöntem ile farklı bir uyuşturucu madde çevriliyor olması uyuşturucu maddenin arıtma yöntemi ile saflaştırır bulmasa imal niteliğinde olmaktadır. Böylece imal üretim dışında doğal veyahut sentetik nitelikte olsun, uyuşturucu özelliğini içinde bulunduran bununla birlikte uyuşturucu özelliğine sahip olmayan maddelerin uyuşturucu özelliğinin ortaya çıkarılması suretiyle kullanılmaya uygun hale getirilmesi işlemlerini imal olarak sayabiliriz. Uyuşturucu nitelikte bir maddenin imaline de hayır icra hareketleri, ihmal suçunun maddi unsurunda meydana getirir. İhmal amacıyla bu suçun işlenmesi mümkün nitelikte olmadığından ihmali Metin’e gerektiren hareketleri icra edilmesi gereklilik arz eder. Uyuşturucu maddeleri niteliğinde herhangi bir değişiklik meydana getirmeyen işlemler imal niteliğinde olmazlar. Uyuşturucu madde ihmalinin mümkün olabilmesi için maddenin özelliğinde bir değişikliğin meydana gelmesi gerekir. Öyle ki uyuşturucu maddeyi meydana getiren bir bitkinin yetiştiriliyor olması imal kavramını tanımlamaz. Yargıtay’da kararları içerisinde mevcut işlemlerin imal olarak değerlendirilmesinin mümkün olabilmesi için maddenin kendi içerisinde değişiklik yapılmasının yanı sıra bu işlemin basit nitelikte olup olmadığının önemli ayırt edilmesi gerektiğine değinmiştir. Bununla birlikte şunu söyleyebiliriz ki Yargıtay kararları içerisinde esrar tuzunun savrulmasının önüne geçilmesi niyetiyle macun veya Hap şeklinde çevrilmesine ve kenevir bitkisinin yapraklarının tuz haline çevrilmesine ihtimal niteliğinde değerlendirmemiştir. Bahsetmiş olduğumuz bu işlemleri basit özellikte bir işlem olduğunu ifade etmiştir. Burada maddenin kimyasal niteliğinde değişikliği meydana gelmediğini söylemek mümkündür. Konu ile ilgili Yargıtay’ın mevcut başka bir kararında ise elde edilmiş onun uyuşturucu madde ile alet ve malzemelerin ihmal edilmeye elverişli bir nitelikte olup olmadığına dair adli tıp kurumu ihtisas dairesinde görüşü almanın önem teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin imal edilmesinden doğal ya da sentetik bir hammaddenin farklı yöntemler aracılığıyla işlenmesi sonucunda baştaki hammaddeden ayrılması mümkün olabilecek özellikte bir uyuşturucu maddenin meydana gelmesini anlayabiliriz. Hammadde ile hammaddeden meydana gelen uyuşturucu veya uyarıcı maddenin birbirinden ayrılır nitelikte olması önem teşkil eder. Çünkü uyuşturucu hammaddesi olan bir bitkinin yapraklarının ölçülmesi suretiyle tuz haline getiriliyor olması yukarıda değindiğimiz gibi uyuşturucu madde imalini ortaya çıkarmaz. Bunun sebebi hammadde yapılmış olan işlem hammaddenin işlenmesi niteliğinde olmamaktadır. Öyle ki uyuşturucu ya da dördüncü madde özelliği içeren bir bitki hasat edilmesiyle birlikte bir teknik işlemi içinde barındırmaksızın doğrudan veya çok basit değişikliklerden sonra kullanılması mümkün hale getiriliyor ise burada 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin birinci fıkrasında yer alan imal suçundan bahsetmek mümkün olmaz. Burada imal suçunun söz konusu olmaması herhangi bir yaptırımı da mevcut olmadığı anlamına gelmez. Öyle ki bazı bitkilerin izinsiz ekiminin yaptırımları söz konusudur. Bahsetmiş olduğumuz siviller 5237 Türk ceza kanunu 188. maddesinin birinci fıkrasında yer alan iman suçun meydana getirmese bile kanun hükümleri içerisinde yer bulmuş olan bazı maddelerin izinsiz ekimi suçunun meydana getirebilir niteliktedir.
İthal
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun düzenlenmiş olduğu 188. maddenin birinci fıkrasında yaptırma bağlanmış olan seçimlik hareketlerden bir diğeri uyuşturucu madde ithalidir. Kanun koyucu imal fiil içerisinde olduğu gibi 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinin 188. maddesinde de İthal fiilinin tanımına yer vermemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi adalet alt Komisyonu’nda it hal yerine ülkeye sokan ifadesi kullanılmıştır. Bununla birlikte adalet Komisyonu içerisinde yapılan eleştiriler neticesinde ifade ithal olarak değişime tabi tutulmuştur. Burada ithal kelimesinin sözlük anlamında neye karşılık kendinden bahsetmek mümkündür. İthal içine alma, bir ülkeye farklı ülkelerden mal getirme veyahut satın alma anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra İthal farklı ülkelerden alınan mal anlamına da gelir. 1961 tarihli uyuşturucu maddeleri de hayır tek sözleşmesinin hükümleri içerisinde tanımları yer verilmiştir. İmal fiilinde olduğu gibi bu sözleşme içerisinde ithal kavramının da tanımına yer verilmiştir. Bu sözleşmeye göre ithal uyuşturucu maddelerin benimkinden farklı bir ülkeye ya da aynı ülkenin bir bölgesinden farklı bir bölge nakledilmesine karşılık gelir. Yine öğreti içerisinde de İthalinin tanımına dair görüşlere yer verilmiştir. Öyle ki ithal uyuşturucu maddelerin yasadışı yollar ile Türkiye içerisine getirilmesinin ifade edilmesi mümkündür. Bununla birlikte farklı bir görüş içerisinde uyuşturucu maddenin ruhsatsız bir şekilde veya ruhsata aykırı teşkil edecek bir şekilde dışarıdan Türkiye içerisine sokulması niteliğinde tanım bulmuştur. Yine farklı bir görüş içerisinde İthal ülkenin siyasi sınırlarının herhangi bir yerinden uyuşturucu maddelerin sokulmuş olması olarak nitelendirilmiştir. İdari bir farklı görüş içerisinde de uyuşturucu maddenin ruhsatsız bir şekilde veya ruhsata aykırılık teşkil edecek bir şekilde kaçak nitelikte ülke sokulmuş olması olarak da ifade etmek mümkündür. Bu tanımlar göz önünde bulundurularak ithal kavramı kanun hükümleri içerisinde yer verilmiş olmakla birlikte suç oluşturması mümkün olacak uyuşturucu maddelerin ruhsatsız ya da ruhsata aykırılık teşkil eder şekilde yasadışı yollarla ülke dışından ülke sınırları içerisine getirilmesi olduğu söylenebilir. Burada maddenin itibari ile ilgili olarak şunu söyleyebiliriz ki uyuşturucu maddenin kara, deniz ya da hava yoluyla ülkeye getirilmiş olmasının bir öneminin mevcut olmadığı aşikârdır. Söz konusu maddenin taşınmasında otomobil, gemi, gibi araçların kullanılıyor olması ya da bahsetmiş olduğumuz türden bir maddenin posta ile gönderilmesi bir önem arz etmemektedir. Burada kullanılan araç bir insan vücudu dahi olabilir. Burada maddenin ülkeye getirilmesinde kullanılan aracın bir önemi olduğunu söyleyemeyiz. İthal suçunda bazı Yargıtay kararlarını mevcudiyeti söz konusudur. Yargıtay kararları içerisinde Türkiye’den transit olarak geçirilmiş olan uyuşturucu maddenin Türkiye içerisinde bulundurulacağına dair bir ispatın söz konusu olmaması durumunda fiilin intihar etme suçu içerisinde yer almasından bahsedilememiştir. Burada nakletme suçunun mevcut olduğuna dair karar söz konusudur. Öğretim hükümlerinde ise bu kararın doğru olmadığına dair değerlendirmeler mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki faili konumunda yer alan kişinin transit bir şekilde geçirilmiş olan uyuşturucu madde ülke sınırları içerisinde bulundurulması niyetinin açık bir şekilde belirlenmesine mümkün olmaması halinde ve fail konumunda yer Alan kişinin mevcut durumdaki kastının ortaya çıkarılmasının mümkün olabileceği farklı bir delilin mevcut olmaması halinde ithal suçunun meydana gelmediğinden bahsedilebilir.
Uyuşturucu madde kullanan bir faili konumunda yer alan kişinin kendi kişisel ihtiyaçları doğrultusunda buna dair olarak uyuşturucu maddeyi Rukiye İthal etmesi halinde cezai sorumluluğunun mevcut olduğundan bahsetmek mümkündür. Yine bu durum ile ilgili olarak farklı görüşleri mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki bu durumla ilgili olarak ihraç ya da ithal suçlarında önemli olan hususun maddenin izinsiz bir şekilde ülke dışına çıkarılması ya da ülkeye getirilmiş olmasından bahsedilmektedir. Ülkenin dışarısında yer alan bir yerden ülke sınırları içerisine geçirilmiş olan maddenin sonrasında kullanıyor olması satılması ya da satılmasının bir önem teşkil etmediğine değinilmiştir. Bunun yanı sıra ithal edilen uyuşturucu madde miktarının kullanım sınırlarını aşmamış olması halinde mi faili konumunda yer alan kişinin bu maddeyi kullanıyor olduğunun saptanması durumunda suçun ithal niteliğinde olmadığı kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma oldu durumuna dair bir görüşün mevcudiyeti de söz konusudur. Yargıtay’ın mevcut bazı kararları içerisinde bahsetmiş olduğumuz durumlardan ikincisine benzer nitelikte kararları mevcut olduğundan bahsedebiliriz. Yani İtalya’da ihraç edilen uyuşturucu madde miktarının az nitelikte olması ve kullanıcı konumunda yer alan kişinin kişisel ihtiyacını karşılamak için yeterli olan miktarı açmıyor olması halinde İtalya’da ihraç suçunu mevcut olduğundan bahsedilmemiştir. Bu durumda bu maddeleri bulundurma suçunun mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki ithal ihraç ya da kullanma suçunun ayrımının yapılmasına mümkün olabilmesi için fal konumunda yer alan kişinin kasti kişisel kullanım için herkes okumuş olup olmadığı, uyuşturucu maddenin miktara faili konumunda yer alan kişinin finansal durumu hal konumunda yer alan kişinin bu maddeye olan bağımlılığının niteliği faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu bir maddeyi kullanıp kullanmadığının tespiti ve bu madde ile ilgili olarak ceza alıp almadığı gibi hususların değerlendirmeye tabi olduğundan bahsetmek mümkündür.
İhraç
5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi hükümlerinin içerisinde yer alan birinci fıkrada yaptığına bağlanmış olan seçimle hareketlerden bir diğeri ihraç fiilidir. Yine ihraç fiili de imal ve ithal fiillerinde olduğu gibi kanun hükümleri içerisinde açık bir şekilde tanımlanmamıştır. Yine burada ihraç fiilinin tanımı için 1961 tarihli uyuşturucu maddelere dair tek sözleşmesi hükümlerinde mevcut olan tanımlara başvurmak gerekir. 1961 tarihli uyuşturucu maddeleri dair tek sözleşmesinin hükümlerine gören ihraç özel anlamı ile birlikte uyuşturucu maddelerin bir ülke içerisinden farklı bir ülkeye ya da aynı ülkenin bir bölgesi içerisinden bir başka bölgesinin nakledilmesi olarak ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra 1971 tarihli psikotrop maddelere ilişkin sözleşmenin hükümleri içerisinde ihraç bir psikotrop maddenin bir ülkeden farklı bir ülkeye fiziksel bir şekilde aktarılıyor olması olarak ifade edilmiştir. Öğreti içerisinde de ihraç kelimesine dair tanımlar söz konusudur. Öyle ki ihraç uyuşturucu bir maddenin yasadışı bir şekilde ülke dışına çıkarılması, uyuşturucu maddenin ülke dışı içerisinde satılıyor olması, uyuşturucu maddelerin izinsiz bir şekilde ülke dışına çıkarılan olması, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı teşkil edecek şekilde ülke sınırları içerisinden ülke dışına çıkarılması olarak tanımlanabilmektedir. Uluslararası sözleşme hükümleri içerisinde mevcut olan tanımları dikkate alınması halinde ihraç kavramı uyuşturucu maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı teşkil edecek şekilde yasadışı bir şekilde ülke sınırları dışına çıkarılması olarak tanımlamaya gidilebilir. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde 188. maddede ihraç imal ve ithal ile birlikte seçimlik bir şekilde düzenlenmiş olan bir fiildir. Öyle ki İmal ithal ve ihraç suçlarından birine seçimlik hareketli bir şekilde yapmak 188. maddedeki suçu meydan getirir. Bununla birlikte imal edilen uyuşturucu maddenin ihraç ediliyor olması halinde iki ayrı suçun oluşmasından bahsedilemez. Yani imal İthal ihraç suçları Bir seçimlik hareketli suçtur. Bunlardan birinin işleniyor olmasa 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesindeki Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu meydana getirir. Bu seçimlik hareketlerden ikisinin bir arada yapılmış olması iki farklı suçu ortaya çıkarmayacaktır. Örneğin bir kişi hem iyi hem de iki ay suçunu işlediğini de mine ortaya sadece uyuşturucu veya yorucu madde imal ve ticareti suçu çıkacaktır. Yani tek bir suç söz konusu olacaktır. İhraç filminin tamamlanmasından sonra uyuşturucu maddenin nakli için kullanılan araçların kullanımı elverişsiz hale gelmesi halinde suçun oluşmasının önüne geçilemez. Böyle bir durum söz konusu olsa dahi suç işlenmiş olur. İhraç suçunun meydana gelmesinin mümkün olabilmesi için uyuşturucu maddenin Türkiye içerisinden Ülke sınırları dışarısına Çıkarılmasına dair icrayı hareketlerin başlıyor olması ve gümrük kapısı olan yerlerde gümrük kapılarında yetkili memura aykırı bir beyanda bulunuluyor olması ya da memurdan gerçeğin saklanması gerekliliğinden bahsedilebilir. Gümrük sahasına girmeden daha önce uyuşturucu maddenin yakalanıyor olması halinde sevk eden nakletme suçunun, gümrük kapıları içerisinde yetkili memura gerçeğe aykırı bir şekilde beyanda bulunmasından sonra henüz ülke sınırı geçilmeden önce uyuşturucu maddenin ele geçirilmesi halinde ise ihracı teşebbüs suçunun meydana geleceği belirtilmiştir. Bununla birlikte ihlal suçunu tamamlanması için maddi dinin ülkeden çıkarılması gerektiğinin de altını çizmek gerekir. Yine farklı görüşlere göre gümrük kapısının mevcut olmadığı yerlerde ihracı teşebbüs suçunun meydana gelmeyeceğinin ifade edilmesi gerekir. Yargıtay’ın bu durumu ile ilgili olarak bazı kararlar içerisinde ihlal suçu bakımından faili konumunda yer alan kişinin icra hareketlerine başlayıp başlamadığının ve gümrük görevlilerine beyanda bulunup bulunmadığının araştırma konusu olması gerektiğini ileri sürmüş beyanda bulunmuyor olmaması halinde önceki durumları tamamlamış bulundurma ya da nakletme beyanda bulunmasından sonraki durumları ise ihracı teşebbüs olarak değerlendirme yoluna gidilmiştir. Kanun hükümlerinde ihraç fiilinin cezalandırılıyor olması uyuşturucu maddenin ülke sınırlarından fiili bir şekilde çıkarılmasına dair hareketlerin yaptırıma bağlanması amacından kaynaklanmaktadır. Uyuşturucu nitelikte maddenin fiili olarak ülke sınırlarını kırılmamış olması halinde suçun teşebbüs şeklinde oluştuğunun kabul edilmesinin gerekliliğinden bahsedilebilir. Suçun meydana gelmesi ya da teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığına dair kanun hükümleri içerisinde mevcut olmayan bazı kıstaslara bağlanmak doğru olmaz. İthal hareketinde mevcut olduğu gibi ihraç hareketinde de faal konumunda yer alan kişinin hareketlerine ve bu kişinin kasına bakılması önem teşkil eder. Bununla birlikte olayın bütün özelliklerini göz önünde bulundurulması doğru bir şekilde karar vermeyi sağlar. İhraç hareketinde transit geçişler içerisinde faili konumunda yer alan kişinin kendi şahsi kullanımı amacıyla bu fiili meydana getirmesi halinde faili konumunda yer alan kişinin cezai sorumluluğuna dair hususlardan bahsedebiliriz. Bu durumda ithal hareketi ile alakalı olarak söz konusu olan durumlar ihraç hareketi açısından da geçerlilik arz etmektedir. Öyle ki transit geçişler içerisinde faili konumunda yer alan kişinin kastının ihracat yönelik olup olmadığının saptanması önem teşkil eder. Burada farklı bir delilin elde edilememesi halinde film nakli tüm olarak kabul eden görüşte söz konusudur. Mal konumu diyarından kişinin ihraç etmiş olduğu uyuşturucu madde miktarının da bu kişinin şahsi kullanımına yeterli bir nitelik taşıyıp taşımadığı söz konusu miktarın azlığı ve çoklu değerlendirme içerisine tabiidir. Bununla birlikte faili konumunda yapılan kişinin bu maddeyi daha önceden kullanıp kullanılmadığının da anlaşılması gerekir. Fiil kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma olarak kabul edilme olasılığını içerisinde barındırmaktadır.
İzmir ceza avukatı İdil Su Aydın ile uyuşturucu davaları için iletişime geçebilirsiniz.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda (TCK188) Suçu Etki Eden Nedenler Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna etki eden sebepleri mevcudiyeti söz konusudur. Bu suça etki eden nedenleri ağırlaştırıcı nedenler ve hafifletici nedenler olarak iki gruba ayırmak mümkündür.
İlk olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda düzenlenen ağırlaştır nedenlerden bahsetmek mümkündür. Bu suça yer vermiş olan 188. maddenin üçüncü fıkrası içerisinde uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin verilen ya da satılan kişinin çocuk olması hali düzenlenmiştir. Bu durum nitelikli bir hal olarak belirlenmiştir. 188. maddenin üçüncü fıkrasına göre bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin çocuk nitelikli birine satılıyor olması ya da bir çocuğa verilmiş olması durumunda hüküm de belirlenen on yıldan az olmayacak şekilde hapis cezasının alt sınırı 15 yıla çıkarılmıştır. Kanun hükümlerinde böyle bir düzenlemenin mevcut olmasının sebebi son yıl içerisinde çocuk ve gençler içerisindeki uyuşturucu madde kullanımının artması ve bu artmanın önüne geçilmesinin isteğidir. Yapılan değişiklikler neticesinde kanun koyucunun anayasanın 41. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan ailenin korunması ve Çocuk hakları ile 58. maddesinde düzenlenmiş olan gençlerin korunması hükümleri kaynak alınmıştır. Burada anayasanın bu maddelerdeki hükümlerine yer vermek mümkündür. Anayasanın 41. maddesi ailenin korunması ve Çocuk hakları ile ilgilidir. Bu madde sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler başlığı altında mevcut olan pozitif bir statü hakkıdır. İlgili maddeye göre aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında mevcut olan bir eşitlikten kaynaklanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin mi çocukların koruma altına alınması ve aile planlamasının öğretimi beraberinde uygulama bulması sağlanması amacıyla gerekli olan tedbirleri alması gerekir ve teşkilatı kurması gerekir. Her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararını açıkça aykırı nitelikte olmadıkça anne ve babası ile kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve anne ile babasıyla kişisel ve doğrudan ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Devletin her çeşit istismara ve şiddete karşı çocukları koruma tedbirlerini alması mümkündür.
Anayasanın 58. maddesi ise gençliğin korunması ile ilgilidir. Bu madde gençlik ve Spor başlığı altında yer almaktadır. Başlığı gençliğin korunması olan 58. maddeye göre Devlet İstiklal ve Cumhuriyetimizin Emanet edilmiş olduğu gençlerin müspet ilim ışığı içerisinde Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinmiş olan görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerin ne sağlayacak şekilde tedbirleri alma hakkına sahiptir. Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, Suçluluk, kumar ve benzeri kötü nitelikli alışkanlıklarından Ve cehaletten korumak amacıyla gerekli tedbirleri alabilir. Öyle ki bu 41. mi 58. anayasa maddeleri 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin üçüncü fıkrası içerisinde yer bulmuş olan nitelikli hale dayanak oluşturmaktadır.
5237 sayılı Türk ceza kanunu 188. maddesinin birinci üçüncü fıkrasını içerisinde düzenlenmiş olan suçlar da suçun hukuki konusunun uyuşturucu ya da uyarıcı maddi olarak eroin, kokain, morfin, sentetik, kannabinoid veya bazmorfin olması ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Bu uyuşturucu nitelikteki maddelerin genel anlamı içerisinde imal ya da ticaretinin ağırlaştırıcı bir sebep olmasındaki amaç söz konusu maddelerin bağımlılık niteliğinin ve bu bağımlılığı yönelik tedavi süreçlerinin zorluğu ile insan sağlığı bakımından tehlike mahiyetinin yüksekliğidir. Öyle ki bu maddeler içerisinde sayılmış olan uyuşturucu maddelerin bağımlılık seviyeleri oldukça yüksektir. Bu yüksekliğin yanı sıra madde hükümleri içerisinde mevcut olan maddelerin bağımlılığına yönelik tedavileri de oldukça zordur. İnsan sağlığı açısından önemli bir tehlike içermesi sebebiyle Bu maddelerin mevcudiyeti nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Burada Şundan bahsetmek gerekir ki madde hükmü içerisinde söz konusu olan sayım sınırlı sayıdadır. Kıyasen farklı bir uyuşturucuya doyurucu maddelerin hükmü eklenmesi gibi bir durumu söz konusu değildir. Bu durumda sayma yönteminin sakıncası da ortaya çıkmaktadır. Yani aynı derecede tehlike arz eden başka bir maddenin mevcudiyeti söz konusu olsa da bu nitelikli halin o madde içerisinde uygulama bulmasına mümkün olabileceğinden bahsetmek olanaksızdır. Çünkü sınırlı sayı ilkesine göre kıyaslaya farklı bir hükmü maddeye dâhil etmek bu şekilde yorumlamak mümkün olmaz.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun düzenlenmiş olduğu 188. maddenin üçüncü fıkrası içerisindeki fiillerden okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya İşaretlerle belirlenen sınırlarına 200 metreden yakın mesafede içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi nitelikli hal olarak belirlenmiştir. Burada umuma açık yer düzenlemesini ne olduğundan bahsetmek mümkündür. Bu durum ile ilgili olarak umuma açık yerler ve içkili yerler ile resmi veya özel öğretim kurumları arasındaki uzaklıkların belirlenmesine dair Yönetmelik hükümlerinin mevcudiyeti söz konusudur. Yönetmelik hükümleri içerisinde umuma açık yerin ne olduğuna dair bir tanımın mevcudiyeti söz konusudur. Bugün etmeli kümlerini göre umuma açık yer açılmasına ya da faaliyette bulunmasına kolun soruşturması üzerine, mahallin En büyük mülki idare amiri tarafından izin verilen ve belli şartlara uymak kaydıyla herkesin girebileceği kahvehane kıraathane elektronik oyun merkezleri gibi yerleri ifade eder. Bunun yanı sıra meyhane bar gibi içkili yerlerde umuma açık nitelikli yerleri oluşturur. Hüküm içerisinde düzenlenmiş olan gibi ibaresine yer verilmesi sınırlı sayımın mevcut olmadığını bize gösterir. Bahsetmiş olduğumuz yerler bakımından söz konusu nitelikli halini bunu bilmesini mümkün olabilmesi için elimin bu yerlere 200 metreden daha yakın bir mesafe içerisinde işlenmesi gerekliliğinin zorunluluk teşkil etmesinden bahsetmek mümkündür. Öyle ki bu mesafeden şüpheye yer vermeyecek bir şekilde belirlenmesinin önem teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Eğer bu uzaklığın şüpheye yer verecek bir şekilde belirlenmiş olması durumu söz konusu olursa şüpheden sanık yararlanır. Bununla birlikte umuma açık yerler ve içkili yerler ile resmi veya özel öğretim kurumları arasındaki uzaklıkların belirlenmesine dair Yönetmelik hükümlerinden uzaklığını ölçülmesi açısından yararlanılabilir. Yönetmelik hükümlerine göre uzaklığını ölçümünde mevcut cadde ve sokaklar üzerinde yaya yolu kullanılması suretiyle yaya kurallarına göre gidilebilecek en kısa mesafenin dikkate alınması gerektiğine dair düzenleme bulunmaktadır. Yönetmeliğe göre uzaklığı ölçme yetkisi mahalli kolluk kuvvetine ait niteliktedir.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun düzenlenmiş olduğu 188. maddenin birinci ve üçüncü fıkraları içerisindeki suçlar bakımından söz konusu suçların üç veya daha fazla kişiyle ya da suç işlemek için teşekkür edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde nitelikli bir hal oluşturur. Son zamanlarda uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun görünür bir şekilde artması kanun hükümlerinde bu suçların örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesinin cezai ağırlaştırıcı bir neden olarak düzenlenmesine sebep olmuştur.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna etki eden ağırlaştırır nedenlerden bir diğeri 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin birinci üçüncü ve yedinci fıkralarını düzenlenmiş olan suçlar açısından suçun failinin tabip dişli tabi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, abound, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hasta bakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişilerin mevcudiyetidir. Bu kişilerin meslekleri sebebiyle uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle gerek üretim gerek ticaret gerek ise kullanma bakımından yakın bir ilişki barındırmaları sebebiyle bahsetmiş olduğumuz suçları işlemeleri diğerlerine göre daha kolay bir nitelik taşıması sebebiyle bu suç bu kişiler bakımından ağırlaştırır neden olarak düzenleme bulmuştur.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya yolcu mat imal ve ticareti suçunu etki eden halleri ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenler olarak iki gruba ayırmıştık. Yukarıda ağırlaştırıcı nedenler ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada suçu etki eden hafifletici nedenler ile ilgili olan hususlardan bahsetmek mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası için düzenlenmiş olan suçlar bakımından suçun konusunun üretimi resmi makamların iznine ya da satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu ya da uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde olması halinde bu suçun hafifletici nedenini oluşturduğundan bahsedebiliriz. Burada suçun konusunu teşkil eden uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin üretim mi satışının devlet kontrol içerisinde olması ve bu maddelerin elde edilmesinin yetkili doktor tarafından hazırlanacak bir reçete ile sağlanması bu durumda ortaya çıkan haksızlık içeriğinin bu maddelerinin yasadışı ve kontrolsüz üretimi ve pazarlanmasını oranla daha az olmasından kaynaklanmasından dolayı daha az bir cezayı gerektiren bir hafifletici neden olarak düzenleme bulmasına neden olmuştur.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunun (TCK188) Manevi Unsurları Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu kasten işlenen suçlar arasında yarılır. Burada söz konusu olan kast genel kast olduğu için faili konumunda yer alan kişinin fiilini konu olan maddenin uyuşturucu madde olduğunu biliyor olması ve kanun hükümlerinde yer bulmuş olan hareketleri bilerek ve isteyerek yapması gereklilik arz eder. Uyuşturucu madde imal, ihraç ve ithal suçları, kanlı kömür içerisinde özel olarak taksirli hali düzenlenmiş olmadığından taksirle işlenmesi elverişlilik arz etmez. Öyle ki taksirle halden bahsedebilmek için madde hükümleri içerisinde suçun taksirli halinin yer bulmuş olması gerekir. İmal seçimlik hareketi bakımından faili konumunda yer alan kişi imal ettiği maddenin uyuşturucu madde olduğunu bilmeli ve imal etmeye yönelik tüm hareketleri bilerek ve isteyerek yerine getirmelidir. Faili konumunda yer alan kişi imal etmiş olduğu maçın uyuşturucu nitelik taşıdığını bilmiyor ise cezai sorumluluğunun mevcut olduğundan bahsetmek mümkün olmaz. İthal seçimlik hareketinde ise faili konulardan kişinin uyuşturucu nitelik taşıyan madde ithal etmeyi talep etmesi ve ithale ilişkin eylemleri bilerek ve isteyerek yapılması önem teşkil eder. Bununla birlikte ihraç seçimlik hareketin de de faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu maddeyi ihraç etmeye istemesi Mihrace dair hareketleri bilerek ve isteyerek yapması gereklidir. Burada önem teşkil eden durum faili konumunda yer alan kişinin eylemi bilerek ve isteyerek yapmasının gereklilik arz etmesidir. İmar ya da İthal suçunun tamamlanmasından daha sonra faili konumunda yer alan kişinin imar ya da İthal etmiş olduğu uyuşturucu madde ile 188. madde hükmü içerisinde mevcut olan üçüncü fıkrasında düzenlenmiş olan suçlardan herhangi birini işlemiş olması halinde cezai sorumluluğu ile ilgili olarak bazı durumların mevcudiyeti söz konusudur. Yargıtay kararlarında Yer almış olan bir duruma göre faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu nitelikte bir madde ithal etmesinden sonra satışa arz etmesini iki farklı bir fiil kabul edilmiştir. Faili konumunda yer alan kişinin hem İthal hem de satışa arz etme suçundan ayrı ayrı cezalandırılmasına gerektiğine dair bir karar ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte farklı bir Yargıtay kararı içerisinde ithal edilmiş on uyuşturucu maddeyi bir süre saklamak suretiyle daha sonradan nakil eden sanığın suç içerisinde bulunan kastının yenilenmiş olmasından dolayı İthal ve nakletme suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasının gerekliliğine dair bir karar ortaya çıkmıştır. Faili konumunda yer alan kişinin ithal etmiş olduğu uyuşturucu satması durumunda daha ağır bir cezanın mevcut olması gerektiğine dair hükmün satma suçuna dair hükmü tüketmiş olduğunun kabul edilmesi suretiyle bu hükmün diğeri tarafından tüketilmesi gerektiğini de hayır ülkenin yalnızca İthal suçundan cezalandırılmış olması gerekli ifade edilebilir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesi içerisinde mevcut olan birinci ve üçüncü fıkraları içerisindeki suçlar yalnızca kendi içinde seçimlik hareketli suçlardır. Bu husus madde gerekçesi içerisinde de yer bulmuştur. Kanun koyucu bu fiilleri değişik fıkralar içerisinde düzenlenmiş bu suçun cezalarının alt ve üst sınırlarını farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Yani Bu suçların işlenmesi halinde verecek olan cezaların alt ve üst sınırlarının değişiklik gösterdiğinden bahsetmek mümkündür. Böyle bir durumda faili konumunda yer alan kişinin imal ve ithal filme dair kastının söz konusu olmasından sonra uyuşturucu nitelik taşıyan maddenin satışına da hayır yenilenmiş olan bir kasti mevcut olmasından dolayı iki farklı suçun oluştuğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Faili konumunda yer alan kişinin imar ya da ithal eyleminden daha sonra kasta yenilemek eylemine gitmesi mi diğer fiili bu yeni kast ile meydana getirmesi durumu söz konusudur. Bundan kaynaklı olarak faili konumunda yer alan kişi Sözü geçen iki eylemden de ayrı ayrı sorumlu olacaktır. İman ya da ithal edilen uyuşturucu maddelerin faili konumunda yer alan kişilerin kişisel kullanımı için yeterli miktar taşıyor olması ve faili konumunda yer alan kişinin kastının kullanma olduğunun saptanması halinde faili konumunda yer alan kişi yalnızca kullanmak için uyuşturucu maddeyi bulundurmak suçundan cezaya tabi olacaktır.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda (TCK Madde 188) Teşebbüs Hükümleri Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş onu uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda teşebbüs ile ilgili olan hükümlerden bahsedebiliriz. Teşebbüs, kasıtlı bir suç için icra hareketlerine başlanması devamında bu başlanan icra hareketlerinin tamamlanamıyor olmasını ifade eder. İmal suçunun tamamlanmasının mümkün olabilmesi için imalin neticelenmesi ve uyuşturucu nitelikteki maddenin elde edilmesi gerekir. Faili konumunda yer alan kişinin kendisinden kaynaklanmayan herhangi bir farklı bir sebeple icra hareketlerini tamamlayamıyor olması ve uyuşturucu maddenin elde edilememiş olması ile suçun tamamlanmadığı ortaya çıkar. Uyuşturucu nitelikteki maddeleri imal, ithal ve ihraç etme suçlarında teşebbüs hususunda değişik durumların mevcudiyeti söz konusudur. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin yedinci fıkrası içerisinde düzenlenmiş olan hükümler ihmali teşebbüs özelliğinde sayılması mümkün olacak bazı eylemlerin suç şeklinde ifade edilmesinden kaynaklı olarak imal suçuna teşebbüs imkânın olmadığı görüşünde olanlar vardır. Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin yedinci fıkrası içerisinde suçun maddi konusu uyuşturucu ya da uyarıcı etkisi olmayan maddelerini ifade eder. Bu durum da madde gerekçesi içerisinde mevcuttur. Burada imal eden kastedilen durum uyuşturucu etkisi olmayan maddelerin uyuşturucu madde imal içerisinde kullanımda bulunulmasıdır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin birinci fıkrası içerisindeki imalin konusu uyuşturucu maddeler oluşturmaktadır. Öyle ki imale konu olan morfinin eroine dönüştürülmesi ya da eroini Saflaştırma senelik hareketlerin tamamlanamıyor olması durumunda imale teşebbüs suçunun meydana geleceğini söylemek mümkündür. Bu durumda morfin ve eroin bulunduruluyor olmasının kanun hükümlerinde ayrı bir suç teşkil edecek şekilde düzenliyor olması ve bu sebeple imale teşebbüs suçunun olmayacağı yönünde durum Failin kastına göre değişmektedir. Böyle bir durumun söz konusu olması halinde faili konumunda yer alan kişinin kasti uyuşturucu nitelik taşıyan maddeyi bulundurmak değildir. Burada faili konumunda yer alan kişinin kaçta uyuşturucu maddeyi imal etmektir. Öyle ki imale teşebbüs ve bulundurma ya da nakletme olmak üzere tamamlanmış iki suçun mevcudiyeti söz konusu olmaktadır. Bu sebepten kaynaklı olarak Türk ceza kanunun 44. maddesi içerisinde fikri içtima kurallarına göre daha ağır nitelikte olan imale teşebbüs suçundan ceza verilmesi gereklilik arz eder.
5237 sayılı Türk ceza kanunun 35. maddesi kapsamı içerisinde söz konusu olan imale teşebbüsten söz edilmesinin mümkün olabilmesi için doğrudan doğruya icra hareketlerinin faili konumunda yer alan kişi tarafından başlanmış olması gereklidir. Öyle ki imal eğilimi bakımından teşebbüsü mümkün olabilmesi için fark olma diğer olan kişinin uyuşturucu nitelik taşıyan madde imal edilmesi mümkün olabilecek bir maddeyi hazır etmiş olması Ve uyuşturucu madde imalının mümkün onu bilmesini sağlayacak alet ve yöntem ile iman için başlıyor olması gereklidir. İman için hazırlanmış olan alet ve malzeme olanaksız ise ya da hazır konumda Yaralanmaktan uyuşturucu maddenin elde etme imkânı mevcut değilse işlerinde mi suçun mevcudiyetinden bahsedebiliriz. İhmal suçu içerisinde hazırlanmış olan maddenin uyuşturucu madde olması durumunda tamamlanmış uyuşturucu madde bulundurma suçunun oluşması meydana gelebilir. Bununla birlikte ihmal hareketine başlanmış ise böyle bir durumda artık faili konumunda yer alan kişinin hangi kasıtlı hareket ettiğinin önem teşkil etmesi ile eylemin imale teşebbüs olarak kabul edilmesi gerekir. Eylem içerisinde ihmal kasti ile bulundurulan madde uyuşturucu maddeleri meydana getirmeye olanak sağlayan diğer maddelerden olması halinde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde yer bulmuş olan yedinci fıkrada söz konusu olan suç meydana gelir.
Uyuşturucu madde dinin İthali eylemi uyuşturucu maddenin ülkeye sokulmuş olması ile meydana gelir. Faili konumunda yer alan kişi çoğunlukla bu fiili meydana getirmek için gümrükte bir takım işlemlere maruz kalması gerekir. Faili konumunda yer alan kişinin gümrük işlemlerini meydana getirdiği sırada uyuşturucu maddelerin yakalanması durumu söz konusu olmuş ise filin teşebbüs aşamasında kalacağını gümrük işlemlerinin tamamlanmasından daha sonra uyuşturucu maddenin ele geçirilmesi durumunda ise ithal suçunun tamamlanmış olduğunu söyleyebiliriz. İthal elime bakımından uyuşturucu maddenin gümrük kapısı olmayan bir yerden ülkeye sunması halinde suçun tamamlamış bir suç olduğunu kabul etmek mümkündür. Çünkü Ülkü sokulma şart meydana getirilmiş ve madde ülke sınırları içerisinde bulundurulmuştur. Uyuşturucu maddenin ülke sınırından geçirirken yakalanmış olması durumunda ise teşebbüsün meydana gelebileceğinden bahsetmek mümkün olur. Gümrük kapısı olan yerlerde ithal suçun tamamlanmasını mümkün olabilmesi için değişik görüşler mevcuttur. Öyle ki ithal edilen uyuşturucu maddenin yararlanma imkânı bulunan sahaya girmesinden daha önce yakalanmış olması durumunda tamamlanmış suçun değil teşebbüs derecesinde kalmış biri ters düşünce söz konusu olduğuna dair bir görüşün mevcudiyeti söz konusudur. Farklı bir görüş içerisindeyse ithal sucu sonucunda harekete bitişik bir suçun meydana gelmesinden dolayı hareketleri bölümlere ayırmak mümkün olmayacağından bu suça teşebbüsün mümkün olmadığına değinilmiştir. Bir diğer görüş içerisinde ise ithal suçu uyuşturucu maddenin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olacak bir şekilde yabancı bir ülkeden ülke içerisinde ne gümrükten saklanmak suretiyle ya da beyan edilmemek koşuluyla sokulması halinde tamamlama bulacaktır. Faili konumunda yer alan kişi gümrükten gizlemiş olduğu uyuşturucu madde ile ülkeye giriş yapmadan gümrük işlemleri esnasında yakalanmış ise faili konumunda kişinin davranışlarının ne olduğu önem teşkil eder. Faili konumunda yer alan kişinin gümrüğe getirmiş olduğu uyuşturucu maddeyi gümrük işlemleri esnasında beyan etmiş olduğu takdirde ithal suçu meydana gelmez. Nakletme ya da sevk etme suçunun meydana geldiğinden bahsetmek gerekir. Faili konumunda yalan kişinin getirmiş olduğu uyuşturucu maddeyi beyan etmemesi ile birlikte İthal file tamamlanır. Böylece beyan aşamasına gelmeden önce bu madde yakalanmış olursa fiil ithal suçuna teşebbüs olarak değerlendirme içerisinde olur. Yargıtay’ın mevcut kararları içerisinde uyuşturucu maddenin faili konumunda yer alan kişi tarafından gümrükte beyanda bulunmasından önce veya daha sonra ele geçirilmesinin araştırılması istenmiştir. Beyandan daha önce uyuşturucu madde ele geçirilmesi gibi bir durumun mevcut olması halinde faili konumunda yer alan kişinin tamamlanmış bulundurma nakil etme ya da sevk etme suçundan cezalandırılması gerektiğine dair bir durum söz konusu dur. Bununla birlikte uyuşturucu maddenin beyandan daha sonra ele geçilmesi durumunda ise tamamlanmış ithal suçundan cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Faili konumunda yer alan kişinin gümrük içerisinde uyuşturucu bir maddeyi gizlemek amacıyla aksini beyan Edip ülke sınırları içerisine girmesinden önce ihbar üzerine yakalanmış olması durumunda it hal suçuna teşebbüsün meydana gelebileceğini söylemek mümkündür. Böyle bir durumda uyuşturucu nitelikteki maddenin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bir şekilde yabancı bir ülkeden ülke sınırları içerisine girmek suretiyle gün yürekten saklanması halinde ya da beyan edilmek suretiyle ülkeye sokulması ile İthal fiilinin tamamlanmasının gerçekleşmesinden dolayı faal konumunda yer alan kişinin günlük içerisini yapmış olduğu işlemler esnasında yakalanıyor olması durumu suçun teşebbüs aşamasında kalacağını ortaya çıkarır. Faili konumunda yer alan kişinin gümrük içerisinde beyanda bulunup bulunmaması hali teşebbüs ya da tamamlanma açısından bir kıstas niteliğinde olması doğru bir durum olmayabilir. Bir başka Yargıtay kararı içerisinde uyuşturucu nitelik taşıyan bir maddenin ülke içerisine sokulmasına dair icra hareketlerinin başlanması ile birlikte uyuşturucu maddenin içinde bulunduruldu bir araç ile gümrüğe gelmek suretiyle pasaport işlemlerine başlayan, pasaport portuna Türkiye sınırları içerisinde giriş kaşesi vurulan sonrasında ise gümrüğe kaydını yaptırıp aracın da yasak madde bulunmadığını beyan eden faili konumunda yer alan kişinin bazı işlemler sonucunda uyuşturucu maddeyi bulundurduğu ortaya çıkması halinde faili konumunda yer alan kişi bakımından ithal suçunun tamamlanmış olduğundan bahsetmek mümkündür. Karar hükümleri içerisinde faili konumunda yer alan kişinin eyleminin geri dönme olasılığının mümkün olmadığı nedeniyle ithal eyleminin tamamlanmış olduğundan bahsedilmiştir.
Uyuşturucu maddenin ithal edilmesi suçun da meydana geldiği gibi ihraç suçunda da uyuşturucu maddenin gümrük kapısı olan ya da gümrük kapısı mevcut olmayan bir yerden ülke sınırları dışarısında çıkarılması halinde suçun tamamlanması durumu söz konusu olacaktır. Uyuşturucu nitelik taşıyan maddenin ülke sınırları dışarısında çıkarılması sırasında yakalanmış olması durumunda ihracı teşebbüs söz konusu olur. Yargıtay bazı kararlar içerisinde ihraç suçu bakımından teşebbüsü kabul etmiş mi faili konumunda yer alan kişinin gümrük içerisindeki beyanından daha sonra ele geçirilmiş olan uyuşturucu maddenin mevcut olması sebebiyle faili konumunda yer alan kişinin ihraca teşebbüs suçundan cezalandırılmasının mümkün olabileceğini belirtmiştir. Bununla birlikte ihraç suçunun teşebbüse elverişli bir nitelik taşımadığı uyuşturucu maddenin ülke sınırlarından dışarıya çıkarılması halinde suçun tamamlanmış oldu ve ülke sınırından geçirilememiş olması halinde teşebbüsün mümkün olan olmayabileceği de söylenmektedir. İlgili aşamaya kadar tamamlanmamış eylemler bakımından bulundurma, sevk etme yanmak etme suçunun oluşacağına dair görüşler de söz konusudur. Uyuşturucu nitelik taşıyan maddenin gümrük kapısı olmayan bir sınırdan dışarıya çıkarılması halinde niye kılınıyor olmasa eylemin ihracı teşebbüs olarak değerlendirilmesine ortaya çıkarabilir. İlgili eylem o aşamaya kadar tamamlanmış olan bulundurma, sevk etme veya nakletme olarak nitelendirilirse fail konumunda yer alan kişinin kast etmemiş olduğu bir fiilden dolayı cezalandırılmış olması mümkündür. Bununla birlikte uyuşturucu nitelik taşıyan bir maddenin gümrük kapısı mevcut olmayan yerlerden ülke dışına çıkarılması halinde beyan edilmeden yakalanıyor olması söz konusu olmuş ise ihraca teşebbüs suçunun meydana geldiği söylenebilir. Bir görüş içerisinde uyuşturucu nitelikteki maddenin gümrük memurlarına beyan edilmeden daha önce ele geçirilmesi durumunun söz konusu olmasıyla teşebbüs değil uyuşturucu maddenin bulundurulması sevk edilmesi veyahut nakledilmesi suçunun oluşması beyandan daha sonra ele geçirilmesi ile ise ihraca teşebbüs suçunun meydana gelmesi durumu ileri sürülür. Faili konumunda yer alan kişinin gümrük işlemlerini yapmış olduğu esnada uyuşturucu maddenin yakınının olması durumunda teşebbüs aşamasında kalmış ihraç suçunun meydana gelebileceğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte gümrük işlemlerinin tamamlanmasından ve ülke sınırlarından dışarıya çıkarılmasından daha sonra uyuşturucu maddenin ele geçirilmesi durumunda tamamlanmış ihraç suçunun meydana gelebileceğini söylemek mümkündür.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçundan (TCK188) Etkin Pişmanlık ile İlgili Hükümler Nelerdir?
5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan uyuşturucu veya verici madde imal ve ticareti suçuna dair 192. madde içerisinde etkin pişmanlık halleri düzenleme bulmuştur. İngiliz etkin pişmanlık halleri Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan suçlar ikiye ayırma suretiyle incelenebilme imkânına sahiptir. Öyle ki bunu cezasızlık nedeni olarak etkin pişmanlık hali ve cezada indirim sebebi olarak etkin pişmanlık hali olarak iki grupta incelemek mümkündür.
İlk cezasızlık nedeni olarak etkinlik pişmanlık hali ile ilgili hususlardan bahsetmek mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesinin hükümleri içerisinde uyuşturucu ya da uyarıcı nitelikteki madde imal mi ticaretini oluşturan suçlar da iştirak etmiş olan kişi resmi makamlar tarafından haber alınmasından önce diğer suç ortaklarının uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin saklandığı ya da imal edildiği yerleri yetkili kişilere haber ederse bu verilen haberin suç ortaklarının yakalanmasını ya da uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin geçirilmesini sağlamış olması durumunda kişi hakkında cezaya hüküm olunmaz. Öyle ki bu kişi etkin pişmanlık halinden yararlanabilir. Bu etkin pişmanlığı mümkün olabilmesi için baz durumları mevcudiyeti gerekir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan uyuşturucu doyurucu madde imal ve ticareti suçları içerisinde iştirakin edilmiş olması gereklidir. Bununla birlikte diğer suç ortaklarının ve uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin saklanmış olduğu ya da imal edilmiş olduğu yerlerin resmi mercilere bildirilmiş olmasının gerekliliği önem arz eder. Yapılacak bildirimin resmi merciler tarafından söz konusu suçun meydana geldiğini öğrenmeden önce gerçekleşmiş olması gerekir. Yapılan bildirimin suç ortaklarının yakalanmış olması ve uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlıyor olması gereklidir. Bu hususların gerçekleşmiş olması halinde faili konumunda yer alan kişinin etkin pişmanlık halinden yararlanması mümkün olabileceğinden bahsetmemiz mümkündür. Diğer türlü etkin pişmanlık hükmü uygulama bulmayabilir. Örneğin kişi haber vermeden önce resmi makamlar tarafından ilgili suçun işlendiğinin öğrenilmiş olunması durumu söz konusuysa bu kişi haber vermesi bile suç zaten öğrenilmiştir. Yetkili merciler müdahalede bulunmuş ve suçu saptamışlardır. Kişinin yaptığı ihbar eylemi suçun yetkili merciler tarafından yapılan müdahalenin sonrasında ortaya çıkmıştır. Burada bazı durumları da dikkat etmek gerekir. Öyle ki resmi mercilere haber edecek kişinin 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan suçların işlenmesi ile iştirak etmesinin söz konusu olması aranırken iştirakin çeşidi hakkında herhangi bir durum söz konusu değildir. Burada ilgili kişi birlikte faili, azmettiren ya da yardım eden sıfatıyla suça iştirak etmiş de olabilir. Bunun yanı sıra yapılan bildirimin nasıl bir şekilde yapıldı önemli değildir. Faili konumunda yer alan kişinin etkin pişmanlığını sağlayacak nitelikte bir bildirimde bulunma söz sözlü bir şekilde olabileceği gibi yazılı bir şekilde de olabilir. Bildirimin yapılmış olmasının 5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesi içerisinde yer alan birinci fıkradaki etkin pişmanlıktan yararlanmak için yeterlik teşkil ettiğinden bahsetmek mümkün değildir. Bahsetmiş olduğumuz bildirimde mutlaka bildirim ile amaçlanan şeyin meydana gelmiş olması gerekir. Örneğin onu içerisinde olan diğer suç ortaklarının yakalanıyor olması ya da uyuşturucu ya da yorucu maddelerin yetkili merciler tarafından ele geçirilmesi gereklilik arz eder.
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde yaratılmış olan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna ilişkin 192. madde içerisinde yer bulmuş olan etkin pişmanlık hallerini iki gruba ayırmıştık. Burada ilk cezasızlık nedeni olarak etkin pişmanlık hali ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum cezada indirim sebebi olarak etkin pişmanlık halidir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesi içerisindeki üçüncü fıkrada 192. maddenin birinci ve ikinci fıkrasında sanmış olan suçların haber alınmasından sonra gönüllü bir şekilde suçun ortaya çıkmasına ve faili konumunda yer alan kişinin ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eder nitelikte olan kişi ile ilgili olarak verilecek olan cezanın yardımın özelliğine göre dörtte birden yarısına kadar indirileceğini dair hüküm söz konusudur. Öyle ki failin bildirim eylemi suçun ortaklarının yakalanması gibi bir faydanın sağlanmasına neden olur nitelikte ise hakkında verilecek olan cezada indirime gidilmesi mümkündür.
İzmir ağır ceza avukatı İdil Su Aydın Avukatlık Bürosu iletişime geçerek uyuşturucu davaları hakkında detaylı bilgi, hukuki danışmanlık ve dava dosyası inceleme ve dava avukatlığı talep edebilirsiniz.
Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kullanma Suçu (TCK 191) hakkında daha detaylı bilgiye https://idilsuaydin.av.tr/uyusturucu-ve-uyarici-madde-kullanma-sucu-tck-191/ makalemizden ulaşabilirsiniz.
Eşim uyuşturucu madde ticareti suçundan tutuklu yargılanıyor. Bu konuda oldukça detaylı bir yazı yazmışsınız. Sizlerden randevu alıp görüşmek istiyorum.
Uyuşturucu ticareti ile yargılanıyorum. Konu ile ilgili uzman bir avukata ihtiyacım var. Uyuşturucu davaları ile ilgili avukatsanız bana yardımcı olun ne olur.