Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır?

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma, Evlilik Birliği’nin hâkimin verdiği karar ile sona erdirilmesidir. Boşanma davası özel hukuk alanına girer. Boşanma davası bazı hukuki problemlerin çözümü için büyük önem taşır. Örneğin nafaka maddi ve manevi tazminat gibi hukuki problemlerin mahkemeye taşınması ve ilgili hükümlerin verilmesi boşanma davası içerisinde yer alır. Boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Eşlerin boşanma davasını açmış olması bununla birlikte bazı hukuki sonuçlarını dolmasına sebep olur. Hâkimin boşanmaya karar vermesi mal paylaşımı davasının açılmasına yol açar. Mal paylaşımı davası boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılabileceğini gibi boşanma davası ile aynı anda da açılabilir. Ancak hâkim mal paylaşımı davasını görebilmek için boşanma davasının kesinleşmesini bekleyebilir. Ayrı olarak açılabilen mal paylaşımı davası boşanma davası ile aynı anda açılmasına rağmen boşanma davasının kesinleşmesinden sonra görülmesi mümkündür.

4721 sayılı Türk medeni kanununda boşanma davası ile ilgili hükümler yer almaktadır. Boşanma davasının iki şekilde açılması mümkündür. Eşler isterse anlaşmalı boşanma davası isterse çekişmeli boşanma davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma davası açtıklarında eşler tüm konularda anlaşarak evlilik birliğini sona erdirirler. Eğer çekişmeli boşanma davası açılmışsa taraflar arasında bazı anlaşmazlıkların olduğu anlaşılır. Çekişmeli boşanma davasında Eşlerin bir konuda ortak karara varamadıkları anlaşılmakla birlikte bu dava hangi tarafın kusurlu olduğunun maddi ve manevi tazminat ve nafaka gibi taleplerin hâkim tarafından değerlendirilmesinin istendiği bir dava türü olmaktadır.

İzmir boşanma avukatı arıyorsanız İdil Su Aydın Avukatlık Ofisi’ni arayabilir ve detaylı bilgi alabilirsiniz.

Çekişmeli boşanma davası genel veya özel boşanma sebeplerine dayanabilir. Genel boşanma sebebine örnek olarak hakaret şiddet güven sarsıcı davranışlar geçimsizlik evlilik yükümlülüklerin yerine getirilmemesi gibi birçok sayıda sebebin verilebilmesi mümkündür. Özel boşanma sebepleri ise kanun içerisinde sınırlı sayıda sayılmıştır. Sınırlı sayıda sayılmış olması kanunda yazılmış olan nedenler dışında başka bir nedenin özel boşanma sebebi olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı anlamına gelir. Zina, hayata kast peki kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk sebebiyle boşanma ve akıl hastalığı sebebiyle boşanma davaları özel boşanma sebeplerini oluşturur.

Özel boşanma sebebine dayanılması ile genel boşanma sebebine dayanılmasının farklı hukuki sonuçları vardır. Eğer evlilik birliğinin sona erdirilmesi için açılmış olan boşanma davasında özel boşanma sebebi varsa davacı karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamakla yükümlü değildir. Yani davacı tarafın karşı tarafın kusurunu İspatlanması zorunlu değildir. Bu kişinin sadece özel bir boşanma sebebinin varlığını ispat etmesi yeterli olur. Eğer evlilik birliğinin sona erdirilmesi için açılmış olan boşanma davasında genel boşanma sebeplerine dayanılmış ise Hâkimin boşanma kararı verebilmesi için davacı ve davalının Her ikisinin de birbirinin kusurunu ispatlaması gerekir.

Çekişmeli Boşanma Davasının Sebepleri

Çekişmeli boşanma davasının özel mutlak boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenlerine dayandığını söylemiştik. Özel boşanma nedenleri ile genel boşanma nedenleri arasındaki farkı yukarıda açıkladığımız gibi ayrıca belirtmek gerekir ki özel boşanma sebeplerinin varlığının ispat edilmesi durumunda hâkim boşanma veya ayrılık kararı vermek zorundadır. Eğer eşlerden biri özel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açmış ise diğer eşin kusurunu veya bu kusurun sebep olan fiilin ağırlığını ispatlamakla yükümlü değildir sadece özel boşanma sebebini ispatlıyor oluşu boşanma kararı verilmesi için yeterlidir. Eğer eşler özel ve genel boşanma sebebi ne birlikte dayanarak dava açmışlarsa Mahkeme eşlerin talep sonuçlarına bağlı olup her bir taleple ilgili olarak ayrı ayrı verilen hükmü kararın sonucunda göstermesi gerekir.

İzmir çekişmeli boşanma avukatı için Avukat İdil Su Aydın ile iletişime geçerek bilgi alabilirsiniz.

4721 sayılı Türk medeni kanunu içerisinde düzenlenmiş olan özel mutlak boşanma sebepleri konunun anlaşılması açısından ayrı ayrı incelenebilir.

Öncelikle mutlak bir boşanma sebebi olan Zinadan başlayabiliriz. Kanun hükmüne göre eğer eşlerden biri zina yaparsa diğer eşin boşanma dava açma hakkı vardır. Boşanma davası açma hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden İtibaren başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmesi üzerine dava hakkı düşer. Zina sebebiyle boşanma davası eşlerin özel boşanma sebepleri içerisinde yer alan en çok açtığı dava çeşididir. Aile birliği içerisinde eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülükleri vardır. Bu sadakat yükümlülüğün ihlali mutlak bir boşanma sebebi olan zinayı oluşturur. Zina evli olan eşlerden birinin bir başka kişiyle kurduğu cinsel ilişki olarak tanımlanabilir. Zinanın oluşması için cinsel ilişkinin varlığı önem taşır. Örneğin cinsel ilişkinin oluşması için evlilik birliği içerisinde erkeğin karısından başka bir kadınla cinsel bir birliktelik yaşaması gerekir veya evlilik birliği içerisindeki kadının başka bir erkekle cinsel bir birliktelik yaşaması gerekir. Verdiğimiz örnekte erkeğin başka bir kadınla kadının ise başka bir erkekler cinsel ilişkisinden bahsettik. Yani zinanın gerçekleşmesi için eşlerden birinin karşı cinsten biri ile bir cinsel ilişki yaşaması gerekir. Yargıtay kararlarında ve doktorunda kabul görmüş uygulamalarda buna değinilmiştir. Evlilik birliği içerisindeki eşlerden birinin aynı cinsten biriyle cinsel ilişkisinin zina oluşturmayacağını Yargıtay kararlarına göre söyleyebiliriz. Yani evlilik birliği içerisindeki kadın kocasını bir başka kadına cinsel ilişkiye girmek suretiyle aldatıyor ise bu zina iyi oluşturmaz. Böyle bir durumda mutlak boşanma sebebi olan zinaya dayanılarak boşanma davası açılması mümkün değildir. Ancak bu durumda boşanma davasının başka bir boşanma sebebine dayanılarak açılması mümkündür. Bununla birlikte zinadan bahsedebilmek için evlilik birliği içerisindeki eşin karşı cins ile ayırt etme gücüne sahip bulunarak zina yapması gerekir. Ayrıca evlilik birliği içerisindeki eşin bilerek ve isteyerek zina eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Örneğin tecavüz durumu söz konusu olduğunda eşin bilerek ve isteyerek cinsel ilişkide bulunduğundan söz edilemeyeceğinden zina eylemi gerçekleşmiş olmaz. Değinilmesi gereken önemli bir nokta ise affeden tarafın dava hakkı olmadığıdır. Eğer eşlerden biri diğer eşin gerçekleştirdiği zina eylemini affederse affettikten sonra dava açma hakkını kaybeder. Örneğin evlilik birliği içerisinde bulunan Ahmet ve Ayşe’nin birbirlerine sadakat yükümlülükleri vardır. Ayşe eşi olan Ahmet’i bir başka erkekle cinsel ilişkiye girmek suretiyle aldatarak zina eylemini gerçekleştirmiştir. Bunu öğrenen Ahmet Ayşe ile tartışmış aralarında bir problem oluşmuştur. Bunun üzerine Ayşe Ahmet’ten özür dilemiş onu affetmesi için her şeyi yapacağını ve bunun bir daha olmayacağını dair onu ikna edeceğini söylemiştir. Sonra Ayşe,  Ahmet’in onu affetmesi için lüks bir araba alarak ona hediye etmek istemiştir. Ahmet düşündükten sonra bu hediyeyi kabul ederek Ayşe’yi affetmiştir. Aradan bir zaman geçtikten sonra Ahmet Ayşe’yle, bayramda Ahmet’in annesinin evini ziyarete gittiklerinde Ayşe Ahmet’in annesinin elini öpmediği için tartışmışlardır. Bu duruma çok sinirlenen Ahmet, Ayşe’yi daha önceden aralarında problem oluşturan zina sebebiyle boşanma davası açmak istemiştir. Böyle bir durumda Ahmet’in zina sebebiyle boşanma davası açmaya hakkı yoktur. Çünkü Ahmet önceden Ayşe’yi affetmiş ve affeden taraf olduğu için dava hakkını kaybetmiştir.

Boşanma davasında özel mutlak boşanma sebebi olarak sayılan bir diğer sebep ise hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranıştır. Evlilik birliği içerisindeki eşlerden birinin diğer eşin hayatına kast etmesi veya kendisine pek kötü davranması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunması hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davasını açmanın özel sebebini oluşturur. Bu sebeple ilgili olarak dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren başlamak suretiyle altı ay ve herhalde bu sebebi doğumu üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Evlilik birliği içerisindeki eşlerden birinin diğer eşin yaşam hakkına karşı kasıtlı bir fiili hayata kast anlamına gelir. Burada önemli olan eşin diğer eşe karşı kasıtlı bir hareket ile öldürme iradesinin oluşmuş olmasıdır. Pek kötü davranış evlilik birliği içerisinde bulan eşlerden birinin diğer eşin bedensel ve ruhsal sağlığına karşı zarar niteliği taşıyan davranışlarıdır. Pek kötü davranış içerisine eşi dövmek, eşe karşı eziyet veren eylemlerde bulunmak girebilir. Onur kırıcı davranış için ise hakaretten bahsedebiliriz. Bir eşin diğer eşi aşağılaması küçük düşürmesi, hakaret etmesi ağır derecede Onur kırıcı bir hareket olarak değerlendirmesi mümkündür. Mutlak boşanma sebebini oluşturan hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranışta da zina gibi affeden tarafın dava hakkının olmadığının söylenmesi mümkündür.

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme de mutlak boşanma sebeplerinden birini oluşturur. Eğer evlilik birliği içerisinde eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler ve bu sebepten dolayı diğer eş tarafından onunla birlikte yaşanması beklenemezse, küçük düşürücü suçu işleyen eşle birlikte yaşanması beklenemeyen eşin her zaman boşanma davası açma hakkı vardır. Bununla birlikte eşlerden biri haysiyetsiz bir hayat sürüyor ise bu sebepten dolayı onunla birlikte yaşaması beklenemeyen eşin her zaman boşanma davası açma hakkı vardır. Burada küçük düşürücü suçtan kasıt toplum içerisinde kişi utandıran ve yüz kızartan suçtur. Hırsızlık dolandırıcılık gibi suçları küçük düşürücü suçlara örnek olarak verebilmek mümkündür. Haysiyetsiz hayat sürme toplum içerisindeki anlayışa göre sürekli olarak namus şeref ve haysiyet gibi kavramlar ile örtüşmeyen şekilde yaşamın sürdürülmesi anlamına gelir. Haysiyetsiz hayat sürme ile ilgili çeşitli örnekler verilebilir. Genelev işletmek, uyuşturucu bağımlısı olmak, kumarbazlık verilebilecek örnekler arasındadır. Mutlak boşanma sebeplerinden olan zina ve hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranışta bahsettiğimiz gibi suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmede affeden tarafın dava hakkı yoktur diyemeyiz. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme durumunda eşlerden birinin diğer eşi affetmiş olsa dahi bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkına sahiptir.

Mutlak boşanma sebeplerinden bir diğeri ise terktir. Evlilik birliği içerisindeki eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğerini terk etmiş ve bu terk en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ise istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise terk edilen eşin boşanma davası açma hakkı vardır. Bununla birlikte evlilik birliği içerisindeki eşlerden birinin evlilik birliğinden doğum yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla haklı bir sebebi olmadan ortak konuta dönmemesi durumunda diğer eş boşanma davası açabilir. Bu durumda da yine sebebi olmadan ortak konuta dönmeyen eşin konuttan ayrı kaldığı süre en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olmalıdır. Bunun üzerine istem dâhilinde hâkim veya noter tarafından yapılan ihtarın da sonuçsuz kalması gerekir. Sadece eşin evden gitmiş olması terke oluşturmaz. Eğer eşlerden biri diğerine ortak konutu terk etmeye zorlanmışsa ve bunun neticesinde eşi evi terk etmişse evi terk etmeye zorlayan iş bakımından bu da bir terk sayılır. Bununla birlikte eğer eşlerden biri haklı bir sebebi olmaksızın diğer eşin ortak konuta dönmesini engeller ise bu eş bakımından terk geçerlidir. Yani haklı bir sebebi olmadan eşinin eve gelmesini engelleyen eş erkekmiş sayılır. Terk durumu söz konusu olduğunda davayı hakkı olan eşinin talebi üzerine hâkim veya noter esas incelemeden yapıcı ihtar ile terk eden eşe iki ay içerisinde ortak konuta dönmesi gerektiğini ve ortak konuta dönmediği takdirde doğacak sonuçlar hakkında uyarılarda bulunur. Bu ihtar gerektiği zaman ilan yoluyla yapılır. Ancak eğer eşlerden biri boşanma davası açmak istiyorsa belirli bir sürenin dördüncü aya bitmedikçe ihtar talebinde bulunması mümkün değildir. Bununla birlikte ihtardan sonra iki ay geçmedikçe de dava açılamaz. Burada dikkat edilmesi gereken nokta terkin evlilik belinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacı ile yapılması gerektiğidir. Eğer eşlerden biri geçici olarak veya bir sebebe dayanarak konuttan ayrıldıysa eşini terk etmiş sayılmaz. Örneğin bir iş için başka bir şehre gidip orada kalması gerekiyorsa veya hasta bir tanıdığını bakmak amacıyla yanında kalması gerekiyorsa bu tür durumlar eşini terk ettiği anlamına gelmez. Bununla birlikte böyle bir durumun geçici nitelik taşıması gerekir. Ayrıca eşinin rızası ile ortak konutun ayrılan eş konutu terk etmiş sayılmaz. Terkin gerçekleşmiş olması durumunda ihtarname gönderen eşin ihtarını kabul eden ve ortak konuta geri dönen eş İhtar kabul etmiş sayılır. Bu yüzden ihtarname gönderilmiş eşini ortak konuta geri dönmesi sebebiyle ihtarname gönderen eşin terk sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir. Başta değindiğimiz gibi terk mutlak bir boşanma sebebidir. Bu yüzden başka bir sebebe gerek kalmaksızın sadece terk sebebine dayanarak boşanma davası açılabilir.

Akıl hastalığı mutlak boşanma sebeplerinden bir diğeridir. Eğer evlilik birliği içerisindeki eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanmış olması ve bu yüzden ortak hayatın diğer iş bakımından çekilmez hale gelmesi durumunda eşi akıl hastalığına yakalanan eş boşanma davası açabilir. Bununla birlikte hastalığın geçmesinin mümkün olmadığına dair resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şart koşulmuştur. Akıl hastalığına dayanarak boşanma davası açmak isteyen eş hastalığın geçmesinin olanağının bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edildiğine dair ispatı taşıması gerekir. Bu akıl hastalığının eşlerin evlilik süreleri içerisinde ortaya çıkmış olması gerekir. Eğer eşlerden biri evlilik öncesinde akıl hastalığına yakalanmış ise akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılamaz. Ancak bu sebepten dolayı mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davasının açılması mümkündür. Çünkü eşlerden birinin evlenmeye engel derecede akıl hastalığının bulunmuş olması evliliği mutlak butlan ile batıl hale getirir. Böylece ilgililer mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali için dava açabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davalarının farklı seçenekleri olduğunu söylemiştik. Bunlar çekişmeli boşanma davası ve anlaşmalı boşanma davası olarak iki farklı seçenek olarak hukukumuzda yer almaktadır. Eşler evlilik birliklerini sona erdirmeye karar verebilirler. Bu kararlarından sonra ise boşanma süreci başlar. Boşanma sürecinde eşlerin evliliği sona erdirirken eğer bütün konularda anlaşılmışsa “anlaşmalı boşanma” dava süreci başlaması mümkündür. Diğer taraftan eğer eşler Her konuda anlaşmış olmalarına rağmen tek bir konuda Anlaşmazlık yaşamaları halinde “çekişmeli boşanma” davası süreci başlar.

İzmir anlaşmalı boşanma avukatı için Av. İdil Su Aydın’dan destek alabilirsiniz.

Anlaşmalı boşanma eşlerin evlilik birliklerini sona erdirmek amacıyla ortak bir karara vardıkları ve evliliğin bitmesi anlamına gelir. Anlaşmalı boşanma davası içerisinde eşler boşanmak ister ve boşanmanın sonuçları ile ilgili konularda anlaşırlar. Anlaşmalı boşanmanın yapılabilmesi için eşlerin 4721 sayılı Türk medeni kanunu içerisinde yer alan hükümleri taşıması gerekir. Kanunda düzenlenmiş olan hükümlerin taşınmaması halinde anlaşmalı boşanmanın olması mümkün olmayacaktır.

Kanun hükümlerine göre evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşler birlikte başvurmuş veya eşlerden biri diğerinin davasını kabul etmiş olması durumunda evlilik Birliğinin temelinden sarsılmış olduğu sayılır. Bu durumda boşanma kararının verilmesi için hâkimin eşleri bizzat dinleyerek iradelerine serbestçe açıkladığı konusunda kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu konusunda eşler tarafından kabul edilecek düzenlemenin uygun bulunması şarttır. Hâkimin eşlerin ve çocukların menfaatlerini gözeterek bu anlaşma içerisinde gerekli gördüğü değişiklikleri yapma hakkına sahiptir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabul edilmesi halinde boşanmaya karar verilir. Bu durumda eşlerin kabullerinin hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Şartları ayrı ayrı incelemek anlaşmalı boşanmanın şartlarını anlamak konusunda daha faydalı olacaktır.

Öncelikle eşler evlilik birliğini anlaşmalı boşanma yoluyla bitirmek istiyorlarsa evliliklerinin bir yıl sürmesi gerekir. Eğer eşlerin evlilikleri birliklerini 1 yıldan daha az bir süre İçerisinde bitirmek istiyorlarsa anlaşmalı boşanma davası mümkün olmayacaktır. Burada yer alan bir yıllık süre eşlerin resmi nikâh tarihinden itibaren bir yılın geçmesi anlamındadır.

Evlilik birliğini bitirmek isteyen eşlerin mahkemeye birlikte başvurmuş olması veya eşlerden birinin açmış olduğu boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmiş olması gerekir.

Evlilik birliğini bitirmek istiyorsun işlerin hâkim karşısında boşanma iradelerini serbestçe açıklamaları gerekir. Eşlerin boşanma iradelerini hâkim önünde kendilerinin açıklamaları gerekir. Anlaşmalı boşanma da eşlerin davaya katılmış olmaları mecburidir.

Hâkimin evlilik birliğini bitirmek isteyen eşlerin talebi sonucunda boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu ile ilgili düzenlemeleri uygun bulunması gereklidir. Hâkim gerekli gördüğü durumlarda değişiklik yapma hakkına sahiptir. Hâkimin yaptığı bu değişikliklerin eşler tarafından kabulü durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşir. Yarışları hâkimin yaptığı bu değişikliği kabul etmezlerse dava çekişmeli boşanma davasına döner.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır?

Evlilik birliğini bitirmek isteyen eşlerin anlaşmalı boşanma davası için hazırladıkları anlaşmaya boşanma protokolü denir. Anlaşmalı boşanma protokolü içerisinde bu protokolü sunan eşlerin kendilerini bu protokolde belirtilen şartlara uymak istediklerini belirten bayanlar yer alır. Boşanma protokolünü açık anlaşılır bir şekilde hazırlanması gerekir. Kanun hükümlerine aykırı beyanlarını içerilmesi veya usul de kusur bulunması halinde mahkeme tarafından protokol uygun bulunmaz. Bununla birlikte boşanma protokolünün en geniş haliyle düzenlenmiş olması eşlerin yararınadır.

Siz de anlaşmalı boşanmak istiyor ve anlaşmalı boşanma protokolü hazırlatmak istiyorsanız Türkiye’nin neresinden olursanız olun Boşanma Avukatı İdil Su Aydın ile iletişime geçerek anlaşmalı boşanma protokolü hazırlatabilirsiniz.

Cep: 0537 038 82 08

Tel: 0232 242 01 75

Mail: info@idilsuaydin.av.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir