5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünün 243. maddesinde bilişim sistemine girme suçu düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre bir bilişim sisteminin tamamına ya da bir kısmına hukuka uygun olmayan şekilde giren ya da bu bilişim sistemi içerisinde kalmaya devam eden kişiye bir yıla kadar hapis ya da adli para cezası verilir. Bahsetmiş olduğumuz eylemlerin bedeli karşılığı faydalanması mümkün olunan sistemler ile ilgili olarak işlenmesi durumunda verilecek olan ceza yer oranına kadar indirilir. Söz konusu eylem sebebiyle sistemin içermiş olduğu veriler yok olur ya da değiştirilir ise altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. Bir bilişim sisteminin kendi içerisinde ya da bilişim sistemleri arasında meydana gelen veri nakillerine, sisteme girmeksizin teknik araçlar ile hukuka aykırı olarak izleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.
6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanununun 30 uncu maddesi içerisinde yer alan hüküm ile 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ilk fıkrasında yapılan değişiklikten önce söz konusu suç bilişim sisteminin tamamıyla ya da bir kısmını hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden şeklinde birden fazla hareketli bir şekilde düzenlemeye tabi olmuştur. Bundan kaynaklı olarak öğreti içerisinde bilişim sistemin hukuka aykırı bir şekilde girilmiş olmasının suç meydana getirebilmesi için hareketin ikinci kısmını meydana getiren erişilen bilişim sisteminde kalmaya devam etmek ihmali hareketinin de meydana gelmesinin gerekli olduğu ileri sürülmektedir. 6698 sayılı kanunun 30 uncu maddesi ile söz konusu fıkrada mevcut olan “ ve” ibaresi “veya” olarak değiştirilmiştir. Böylece bu suç seçimlik hareketli olarak düzenlenmiştir. Avrupa konseyi içerisinde yapılan sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin ikinci maddesi içerisinde yer alan hüküm ile fıkra metne uyumlu bir hale gelmiştir. Öyle ki Avrupa konseyi içerisinde hazırlanmak suretiyle 23 Kasım 2001 yılında Budapeşte’de imzaya açılmış olan ve 1 Temmuz 2004 yılında yürürlüğe girmiş olan ülkemizde ise 2010 tarihinde imzalanmak suretiyle 2014 yılında sanal ortamda işlenmiş olan suçlar sözleşmesinin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun ile onaylanmıştır. Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin ikinci maddesi üç hukuka uygun bir şekilde bir bilgisayar sisteminin tümüne ya da bir kısmına kasten ve haksız bir şekilde erişilmesine suç haline getirmek amacıyla gerekli görülen yasal tedbirleri alma yükümlülüğünü içerisinde barındırmaktadır. Hukuka aykırı bir şekilde bilişim sistemine girilmesi yeterlilik teşkil etmekte bilişim sisteminde kalmaya devam etmeyi suçun meydana gelmesi bakımından aramamaktadır.
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan bilişim sistemine girme suçu tanımı yapılmış bu suçun temel şekline yer verilmiştir. Tipik eylemin meydana gelmesi için bir bilişim sisteminin tamamını ya da bir kısmına hukuka uygun olmayan şekilde girmek veya orada kalmaya devam etmek yeterli olmaktadır. Suçun meydana gelmesi bakımından sistemi hukuka aykırı bir şekilde giren kişinin verileri elde etme niyetinin söz konusu olup olmadığı ile ilgili olarak bir araştırma yapılması önemli değildir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde daha az ceza gerekli kılan nitelikli hal düzenlemeye tabi olmuştur. Öyle ki bilişim sisteminin tamamına ya da bir kısmı hukuka uygun olmayan şekilde girmek veya orada kalmaya devam etmek eylemlerinin bedeli karşılığında yararlanması mümkün olabilen sistemler ile ilgili olarak işlenmesi durumunda suçun faili konumunda yer alan kişinin cezasında indirim yapılacağı düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin üçüncü fıkrası içerisinde bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girilmesi veya orada kalmaya devam edilmesi sonucunda sistem içerisinde mevcut olan verilerin yok olması ya da değişmesi suçun neticesi nedeniyle ağırlaşmış hali olarak mevcut olmaktadır. Burada bilişim sisteminin hukuka uygun olmayan şekilde giren suçun faili konumunda yer alan kişinin tipikliği sübjektifliğini veren kasti hareketi sistem içerisinde mevcut olan verileri yok etmeyin ya da değiştirmeye içinde barındırıyor ise bu durumda 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin üçüncü fıkrası oluşmamaktadır. Burada sistemi engelleme bozma, verileri yok etme Ya da değiştirme başlıkla 5237 sayılı Türk ceza kanununun 244. maddesinin ikinci fıkrası söz konusu olur. 6698 sayılı kişisel verilerin korunması hakkında kanunun 30 uncu maddesi içerisinde yaralan dördüncü fıkrada 2016 yılında yapılmış olan 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin dördüncü fıkrası olarak eklenmiş olan veri nakillerine teknik araçlar ile izleme suçu, mevcudiyeti açısından bilişim sistemine girme ya da orada kalma suçundan farklılık ortaya çıkaran bir suç tipi niteliği taşıdığı için ayrı başlık altında incelemeye tabi tutulması gerekir.
Bilişim Sistemine Girme Suçu ile Korunan Hukuki Değer Nedir?
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girme veya orada kalma suçunun gerekçesi içerisinde bu suç ile korunan ve koku değerin ne olduğuna dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bilişim sistemin hukuka aykırı bir şekilde girme veya orada kalmaya devam etme eylemlerinin suç olarak düzenlemeye tabi tutulması ile bilişim sistemlerini duyulmuş olan güvenin korunması amaçlanıyor olmaktadır. Öğreti içerisinde bazı kişiler tarafından bu suçun ihdası ile yalnızca bilişim sisteminin güvenilirliği değil, özel hayatın gizliliği ve bilişim sisteminin kullanılmasıyla mal varlığını meydana getiren değerlerinde kurulmuş olduğu ileri sürülmektedir. Fakat bilişim sisteminin tamamını ya da bir kısmını hukuka uygun olmayan şekilde girmek veya orada kalmaya devam etmek eylemlerinin icrası tipik hareketlerin meydana gelmesi için yeterli teşkil etmektedir. Suçun meydana gelmesi bakımından bu eylemlerin neticesi sistemin içeriğini meydana getiren verilerin ele geçirilmesi ya da zarar görmesi aranmamaktadır. Öyle ki bilişim sistemlerinin güvenilirliği korunan hukuki değer ortaya çıkarmaktadır. Bilişim sistemine girme suçu ile korunan hukuki değer bilişim sisteminin güvenliği ve güvenilirliği içerisinde kişilerin bilişim sistemleri vasıtası ile kendilerine ait alan yaratmasının korunması ve bunun gibi birçok durumu içermektedir. Bilişim sisteminin tamamını ya da bir kısımda girme ya da orada kalmaya devam etme eylemlerinin hukuka uygun olmayan bir şekilde kasten işlenmesi durumunda suç meydana getireceğinden dolayı 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenen bu suçun soyut tehlike suçu özelliğini taşıdığını belirtmemiz gereklilik teşkil eder. Sadece hareket suçu olan bilişim sistemine girme ya da orada kalmaya devam etme suçu sistemin içeriği önceden korunmak amaçlanmaktadır. Öyle ki suçun düzenlenmiş olduğu Türk ceza kanununun 343. maddesinin üçüncü fıkrası göz önünde bulundurulduğunda bilişim sistemine hukuka uymayan bir şekilde girilmesi ve bu bilişim sisteminde kılınması sonucunda sistemin içermiş oldu verilerin yok olması ya da değişmesi suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilişim Sistemine Girme Suçunun Unsurları Nelerdir?
Fail
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan bir işim sistemine girme suçunun faili konumunda yer alan kişi olmak açısından bir özellik mevcut değildir. Bundan kaynaklı olarak bilişim sistemine girme suçu herkes tarafından işlenmesi mümkün nitelikte bir suçtur. Öyle ki 243. madde içerisinde kimse ibaresinin kullanılması da suçun faili konumunda yer alan kişinin her kişi tarafından olabileceğini açık olarak göstermektedir. Bilişim sistemine kasten ve yetkisi söz konusu olmadan hukuka uygun olmayan şekilde giren ya da orada kalmaya devam eden her kişi bu suçun faili konumunda yer alan kişi olabilmektedir. Yargıtay’ın bir kararı içerisinde sanık konumunda yer alan kişinin katılan şirkette çalışmış olduğu esnada kendisine görevi sebebiyle verilmiş olan internet şifresini iş yerinden ayrıldıktan sonra hakkı olmadığı halde kullanmak suretiyle katılan şirkete ait bilişim sistemine girmiş olduğu ve orada kalmaya devam ettiği ileri sürüldü ve sanık konumunda yer alan kişinin de bu iddiayı doğrulayan katılan şirkete ait bilişim sistemine hükümsüz kılan şifresi ile girip burada yer alan şirket çalışanları ait maillerin kendi kurmuş olduğu siteye yönlendirilmesi ne yapabilecek kadar süreyle kaldığını savunması hususunda yüklenmiş olan 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ilk fıkrası içerisindeki suçun bir bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girmek veya orada kalmaya devam etmek unsurlarının meydana geldiğinin kabul edilmesi ile mahkûm edilmesine dair karar kılınması gerekiyorken verilmesi bozma sebebin oluşturmuştur. Suçun faili konumunda yer alan kişinin suç konusu bilişim sistemine girme yetkisi olmayan kimse oldu bu konu içerisinde vurgulanmıştır. Bilişim sistemine girme suçunda bu suça tipikliğini veren tanım bir bilişim sisteminin tamamını veya bir kısmını hukuka uygun olmayan şekilde girmek ya da orada kalmaya devam etmek eylemlerini içermektedir. Tanım içerisinde bilişim sistemine girmek ibaresini yer verilmiş olması bu suçun sadece erişim ile değil doğrudan bilişim sistemine girmek suretiyle işlenmesi mümkün olacağı mevcuttur. Bu yüzden söz konusu suç işleyen kişi bir bilişim sistemi vasıtası ile suçun konusunu oluşturan bilişim sistemine erişen kişi niteliği taşıyabileceği gibi herhangi bir bilişim ağından faydalanması durumu söz konusu olmaksızın suç konusu bilişim sistemine doğrudan giren kişi niteliğini taşıyabilecektir. Diğer bilişim ağları sayesinde bu suçu işlemiş olan suçun faili konumunda yer alan kişinin bilişim Sistemleri ile ilgili olarak bilgili olması gerekli teşkil eder. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanununa hâkim olan tüzel kişilerin ceza sorumluluğunun mevcut olmaması ilkesinden kaynaklı olarak tüzel kişiler bilişim sistemlerinin hukuka uygun olmayan şekilde girme ya da kalma suçunun faili konumunda yer alan kişi olamazlar. Burada ceza sorumluluk küsur yüklenebilen gerçek kişilere özgülenmektedir. Fakat 5237 sayılı Türk ceza kanunun 246. maddesi bakımından 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde mevcut olan suçun işlenmesi vasıtasıyla faydasına haksız yarar sağlanmış olan tüzel kişiler ile ilgili olarak tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine de hükmü bulunması mümkün olabilir.
Mağdur
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girmek ya da bilişim sisteminde kalmaya devam etmek suçunun mağduru konumunda yer alan kişi söz konusu sisteme giren, sistem üzerindeki hak sahibi olan kişidir. Çünkü suçun konusunu meydana getiren bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olan kişi zarar görme tehlikesi ile karşılaşmaktadır. Bilişim sistemi üzerinde birden fazla kişi hak sahibi niteliği taşıyor ise bu durumda tüm hak sahipleri suçun mağduru konumunda olan kişi niteliği taşıyacaktır. Örnek verecek olursak bir kişinin mail adresine onun izni dışında girilmiş olması durumunda suçun mağduru konumunda yer alan kişinin mail adresinin sahibi olduğunu söylemek mümkündür.
Suçun Konusu
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan bilişim sistemine girme suçunda tanımlanan bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girme ya da bilişim sistemine kalmaya devam etme suçunun konusu bilişim sistemleridir. Bu durumda bilişim sistemi ibaresinden anlaşılması gerekenin ne olduğu madde gerekçesi içerisinde yer almaktadır. Öyle ki madde gerekçesi içerisinde bilişim sisteminin verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemleri tabi tutma imkânı veren manyetik sistemler olduğuna yer verilmiştir. Bilişim sistemlerini açıklanmasında kullanılmış olan verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunlara otomatik olarak işleyebilmek özellikleri yeterlilik teşkil etmemektedir. Bunun sebebi bilişim sistemleri verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik bir şekilde işleyebilme ya da söz konusu verilir aktarabilme niteliklerine sahiptir. Burada bilişim sistemi veri işleme, saklama ve yetmeye dair sistemi içerisinde barındırmaktadır. Öğreti içerisinde verileri toplamak, yerleştirmek, işlemek değerlendirmek ve iletmek gibi niteliklere sahip olmadan, bazı telefon kartları, çamaşır makineleri gibi aletlerin bilişim sistemine girme ya da orada kalma suçunun konusunu ortaya çıkarmayacağı belirtilmiştir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde mevcut olan suçun daha az ceza gerekli nitelikli halinin konusu bedeli karşılığında yararlanması mümkün olabilen sistemler olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk olarak şunu söylemek mümkün olabilir ki 5237 Türk ceza kanununun 163. maddesi hükmü içerisinde düzenleme bulmuş olan karşılıksız yararlanma suçunun konusunu meydana getiren Otomatlar, telefon hatları, frekanslar ya da elektromanyetik dalgalar ile yapılan şifreli ya da şifresiz yayınlar bedeli karşılığı yararlanabilen bilişim sistemine girme ya da orada kalma suçunun konusunu meydana getirmezler. Bedeli karşılığında yararlanması mümkün olabilen sistemlere örnek olarak internet üzerinde hizmet vermesi mümkün olan web siteleri internet kafe gibi yerlerde olduğu gibi belirli bir bedel karşılığı bilişim sisteminin kullanılması bir kuruluş tarafından belirli bilişim sisteminin bedel karşılığı sunulması belirli süreli internet bağlantı hizmetlerinin sağlanması gösterilmesi mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde geçmiş olan bedel ibaresinin anlamı yalnızca para olarak anlaşılmaması gerekir. Çünkü bedel ibaresi para niteliğini de karşılamaktadır.
5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin üçüncü fıkrası içerisinde bilişim sistemine girme ya da kalma suçunun sonucu nedeniyle ağırlaşmış halinin konusu bilişim sisteminin içeriğini meydana getiren verilerdir. Burada bahsetmiş olduğumuz veri kavramı Avrupa konseyi üyesi içerisinde yapılmış olan siber suç sözleşmesinin ilk maddesi içerisinde bir bilişim sisteminin belirli bir işlevi yerine getirmesini sağlamış olan yazılanlar da dâhil olmak üzere bir bilişim sisteminde işlemeye uygun olan her türlü bilgiye karşılık gelmektedir.
Fiil
2016 tarihli 6698 sayılı kişisel verilerin korunması hakkında kanunun 30 uncu maddesi ile 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ilk fıkrası içerisinde yapılmış olan değişiklikten sonra bilişim sistemine girme suçu seçimlik hareketli bir suç haline dönüşmüştür. Çünkü bir bilişim sisteminin tamamını ya da bir kısmını hukuka uygun olmayan şekilde girmek veya orada kalmayı sürdürmek eylemlerinin meydana gelmesi durumunda tipik eylem ortaya çıkacaktır. Böylelikle suçun meydana gelmesi bakımından herhangi bir sonucun ortaya çıkması aranmamaktadır. Bilişim sistemine girme ya da orada kalmaya devam etme suçu yalnızca hareket ve soyut tehlikesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki suçun sübutu bakımından bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girmek ya da orada kalmaya devam etmek yeterlik teşkil etmekte sistemin içeriğinin öğrenilmesi sistemi içerisinde mevcut olan kısımlara zarar verilmesi ya da verilerin farklı bir yere transfer edilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili olarak Yargıtay’ın bir kararı içerisinde sanık konumunda yer alan kişinin katılanın yetkilisi olduğu şirketin banka şubesi içerisinde bulunan hesabına internet üzerinden giriş yaptığı fakat şirkete de hayır hesaba girilmesinden sonra bu hesap içerisinde oynama yaparak farklı bir hesaba havale yapmadığını iddia ve kabul olunması karşısında sanık konumunda yer alan kişinin eyleminin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddenin birinci fıkrasında yer alan suçun meydana getirdiği kullanmıştır. Suç işleme metotları olarak geniş bir alana sahip nitelikteki bilişim sistemine girmeye doğru da kalma suçu serbest hareketli işlenmesi mümkün olan bir sus niteliği taşımamaktadır. Çünkü bilişim sistemine girme suçunun serbest hareketli nitelikte şey bilmesinden bahsetmenin mümkün olabilmesi tipik eylemlere normal bir şekilde yer verilmemesi düzenleme içerisinde yalnızca neticeden bahsediliyor olması gereklilik teşkil eder. Böylece suçun serbest hareketli yapan husus suçun çok fazla metot ve araçla işlenmesinden kaynaklanmamaktadır. Burada suçun kanuni tanımı içerisindeki eylemlere yer verilmeyip yalnız neticeye yer verilmesi karşımıza çıkmaktadır.
Bilişim sistemine girme ya da bilişim sistemi içerisinde kalmaya devam etme suçu hem icrayı Hareketli hem de ihmali hareketi ile işlenmesi mümkün nitelik taşıyan bir suçtur. Bilişim sistemine girme durumunda icrai kalmaya devam etme halinde ise ihmali bir durum söz konusu olmaktadır. Bilişim sisteminin hukuka uygun olmayan bir şekilde kasten girilmesi durumunda suçun tamamlama bulmasından bahsedebileceğimiz için bilişim sisteminin hukuka uygun olmayan şekilde girme eğiliminden kaynaklı olarak mecburi bir şekilde sonuçlanacak bilişim sisteminde kalma eğilimi bilişim sisteminin hukuka uygun olmayan şekilde girmek 50 milim bir arada tek bir eylem olarak kabul görülecektir. Böylece bilişim sistemine girme suçu yalnızca ihmali şekilde yani bilişim sisteminde kalma şeklinde işini bilmesi için ya bilişim sistemine hukuka uygun bir şekilde girildikten sonra hukuka aykırı bir şekilde orada kalmaya devam edilmesi ya da bilişim sistemine kast olmaksızın girildikten sonra kasten ve hukuka uygun olmayan bir şekilde kalmaya devam etmesi gerekir. Son durumda suçun meydana gelebilmesi için hukuka uygun olmayan şekilde kalma durumunun belirli bir süre devam etmesi gerekir. Çünkü erişimi yetkili olmadığı bilişim sistemine kasti olmaksızın dâhil olan kişiye en azından sistemden çıkabilmesine yetecek kadar zamanın tanınır olması gerekir.
Tipik eylemin meydana gelmesinin mümkün olabilmesi için söz konusu bilişim sistemine girişin sınırlandırılıyor olması gereklilik teşkil eder. Bilişim sistemi üzerinde hak sahibi niteliği taşıyan kişinin sisteme girişi netleştirilmemiş ve sisteme girilmesine açık ya da zımni izin verilmemiş olması gerekli olur. Bu yüzden herkes tarafından kolay bir şekilde erişilmesi mümkün olan bir bilişim sistemine girilmesi bu suçu meydana getirmez. Her kişinin erişimle açık olan bir bilişim sistemi bu suçun konusunu meydana getirmeyecektir.
Bilişim Sistemine Girme Suçunun Nitelikli Hali Nelerdir?
5232 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde bilişim sistemine gir miydi orada kalma suçunun daha az ceza gerekli nitelikli hali düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre suçun temel hali içerisinde öngörülmüş olan eylemlerin bedeli karşılığında faydalanılması mümkün olabilen sistemlerle ilgili olarak işlenmesi durumunda verilecek olan ceza yer oranına kadar indirilmesi mümkün olabilecektir. 243. maddenin ikinci fıkrası içerisinde mevcut olan daha az ceza gerekli kılan bu nitelikli hal ilk bakışta karmaşık görülmektedir. Bunun sebebi bilişim sistemine girme ya da kalması şunun bedeli karşılığında faydalanılması mümkün olabilen sistemle ilgili olarak işlenmesi durumunun neden suçun temel hali nazaran daha az cezayı gerektirdiği sorusudur. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde yaralan düzenlemeyi olumsuz bulan kişilere göre bilişim sistemine hukuka uygun olmayan şekilde girme ya da bilişim sisteminde hukuka uygun olmayan şekilde kalma eylemlerinin bedeli karşılığı faydalanılması mümkün olabilen sistemlerle ilgili olarak işlenmesi durumu daha az cezayı gerektiren bir nitelik taşımamaktadır. Hatta daha fazla ceza gerekli kılan nitelikli hal olarak düzenlenmesinin gerektiği ileri sürülmektedir. Bunun sebebi söz konusu eylemlerin bedeli karşılığında faydalanılması mümkün olan sistemlerle ilgili olarak işlenmesi halinde hem bilişim sisteminin güvenilirliği hem de bilişim sistemi içerisinde mevcut olan verilerin mülkiyetinin korunması değerleri ihlal edilmiş olacaktır.
Daha az ceza gerekli kılan nitelikli hali düzenlenmiş olan maddenin ikinci fıkrasını olumlu bulan kişilere göre bedeli karşılığında kişilerin erişimine açılmış olan bilişim Sistemleri ile hiçbir şekilde kişilerin eşimle açılması mümkün olmayan bilişim Sistemleri korno kuku değer açısından karşılaştırılmış olduğunda erişimi açılmamış olan bilişim sistemlerinin güvenilirliği daha ağır olmaktadır. Öyle ki bilişim sistemine girme suçu bedeli karşılığı faydalanabilmesi mümkün olan sistemler ile ilgili olarak işlenmesi durumunda korunan kökü faydalardan mahremiyet yerine ekonomik fayda söz konusu olmaktadır. Bu yüzden 243. maddenin ikinci fıkrasında mevcut olan düzenleme isabetlidir. İkinci fıkra içerisinde yer alan bedel kelimesinin ifade etmiş olduğu anlam paradan ibaret olmamaktadır. Bunun sebebi beden kavramı parayı da içerisinde barındıran karşılık anlamında kullanılmaktadır. Öyle ki bilişim sistemi içerisinde sunulmuş olan bir hizmetin bedeli para niteliği taşıyabileceği gibi belirli kişilerin abone edilmesi bilimsel eser yollanması karşılıkları da mevcut olabilmektedir.
5237 sayılı Türk ceza kanununun 163. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan karşılıksız yararlanma suçunun konusunu meydana getiren telefon hatları, Otomatlar, frekanslar ya da elektromanyetik dalgalar ile yapılan şifreli ya da şifresiz yayınlar bedeli karşılığı faydalanılması mümkün olan bilişim sistemine girmeye durumda kalma suçunun konusunu meydana getirmezler. Bedeli karşılığı faydalanılması mümkün olabilen sistemler kavramı dört durum içerisinde barındırmaktadır. Öyle ki bedeli karşılığı faydalanılması mümkün olan Sistemleri örnek olarak internet üzerinden hizmet veren web siteleri, internet cafe gibi yerlerde mevcut olduğu gibi belirli bir bedel karşılığı bilişim sisteminin kullanılıyor olması, belirli süreli internet bağlantı hizmetlerinin sağlanıyor olması gösterilebilmektedir. Fakat öğreti içerisinde internet kafe gibi hizmet veren yerlerde bedeli karşılığında bilişim sistemine kullandırılmasının söz konusu fıkra kapsamında düşünülmesinin hataya sebebiyet verebileceği ileri sürülmektedir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 243. maddesinin ikinci fıkrasının dar yorumlanmaz suretiyle yalnızca belirli bedel karşılığında hizmet veren web sayfalarına indirgenmesinin gerekli olduğunu belirten kişilerin de mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki öğreti içerisinde maddenin ikinci fıkrası içerisinde sistemin kullanılmış olduğu fiziksel mekânın değil sistem içerisinde mevcut olan elektronik verilerin bedeli karşılığı kullandırılması düzenlenmiştir. Böylece internet kafe gibi fiziksel mekânlar içerisinde sunulmuş olan internet erişim hizmetlerinden bedeli verilmeden faydalanması durumunu söz konusu olması halinde diğer koşulların mevcudiyeti de söz konusu ise 5237 sayılı Türk ceza kanununun 243. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde yer alan hüküm değil 5237 sayılı Türk ceza kanununun 163. maddesinin ikinci fıkrasındaki hükmün tatbik edilmesi gerekir.